Yaz filmleri iki türlü yorumlanabilir, yaz mevsiminde geçen filmler ve yaz aylarında izlemesi daha keyifli filmler. Bu listede daha çok yaz aylarında geçen filmlere yer verdik çünkü bunaltmayan sıcak, biraz deniz ferahlığı biraz da esinti düşlemek hepimizin hakkı. Ancak sanılmasın ki listemizdeki bütün filmler sadece yaz huzuru vaat ediyor, bunun yanında izleyiciyi buram buram terletecek ve zorlayacak filmler de mevcut.
İşte sizi yazın evde kalmak zorunda olduğunuz günlerinizde mavi sularda, kızgın güneşin altında ya da erimeye yüz tutmuş asfaltlarda yol yapıyormuş gibi hissettirecek filmler…
1. Jaws, 1975
Devası büyük beyaz bir köpekbalığının küçük bir adada yaşamakta olan insanları tehdit edişi ve onunla mücadeleyi konu alıyor
2. Do The Right Thing, 1989
Brooklyn’de bir pizza dükkanı sahibi olan Sal (Danny Aiello), orada bulunduğu uzun yıllar boyunca bölgenin demografik değişimine yakından şahit olmuş, Afrika ve Latin kökenlilerin artışını izlemiştir. Yine de bu durumdan oğlu Pino (John Turturro) gibi rahatsız değildir. Günün birinde pizzacının Afrika kökenli müşterilerinden birinin masum bir şikayeti, gerilmiş ortamın patlama noktasına gelmesine neden olur. Bütün bunlar yaşanırken pizzacının eve servis elemanlarından Mookie (Spike Lee) hep ön plandadır.
3. Pauline At The Beach (Pauline a La Plage), 1983
15 yaşındaki Pauline ve kuzeni Marion Atlantik kıyılarında tatil yapmaktadır. Marion ona karşı ilgisi olan eski bir arkadaşı Pierre ile karşılaşır. Ama Marion ilişkinin kısa süreli olacağını bildiği halde daha maceraperest olan Henri’yi tercih eder. Bu sırada Pauline erkek arkadaşı Sylvain ile aşk yaşamaktadır. Henri Pauline’nin yeni erkek arkadaşını kendisini Marion’la olan karmaşık durumdan kurtarmak için kullanır ve Pauline bu durumdan hiç hoşnut değildir…
4. Call Me By Your Name, 2017
1983 yazı sırasında 17 yaşında olan Amerikalı-İtalyan Elio Perlman günlerini ailesinin İtalya’nın kuzeyindeki 17. asırdan kalma villasında klasik müzik yaparak, okuyarak ve arkadaşı Marzia ile flört ederek geçirmektedir. Elio, Greko-Roma kültüründe uzmanlaşmış elit bir profesör olan babası ve onu seçkin kesim meyveleriyle, tabii lezzetlerle şımartan, çevirmen olan annesi Annella ile bir arada olmaktan fazlasıyla hoşnuttur. Elio’nun olgunluğu ve entelektüel birikimi, onu tam teşekküllü bir yetişkin gibi gösteriyor olsa da, bilhassa kalpteki konularda onun ile ilgili hala masum ve biçimlenmemiş olan çok şey vardır. Bir gün, doktorasını sürdüren büyüleyici bir Amerikalı bilim insanı olan Oliver Elio’nun babasına yardım etmek göreviyle yıllık yaz stajyeri olarak villaya gelir. Güneşin ışıltılarının arasında Elio ve Oliver hayatlarını sonsuza dek değiştirecek bir yaz süresince yeşermekte olan arzunun güzelliğini keşfedeceklerdir…
5. Rear Window, 1954
Cornell Woolrich’in “It Had To Be Murder” adlı kısa filmi, usta yönetmen Alfred Hitchcock tarafından sinemaya aktarıldı ve sinema tarihinin en başarılı suç/gerilim yapımlarından bir tanesi olan “Rear Window” ortaya çıktı. ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Sanat Yönetmeni’, ‘En İyi Ses Düzenleme’ ve ‘En İyi Senaryo’ dalında Oscar adayı olan filmde, 1997 yılında hayatını kaybeden Oscar Ödüllü aktör James Stewart ve 1982 yılında bir araba kazasında hayatını kaybeden Oscar Ödüllü aktris Grace Kelly başrolleri paylaşıyor. Ünlü bir yayın kuruluşunun profesyonel fotoğrafçısı olan Jeff, çekim esnasında kazara bacağını kırınca, evinde tekerlekli sandalyeye mahkum olur. Alçının açılmasına bir hafta kala genç adam, karşıdaki apartman dairelerini izleyerek vakit öldürmektedir. Öte yandan, dört dörtlük bir kadın olan Lisa, erkek arkadaşı Jeff’i düzenli olarak ziyaret etmekte ve evlenecekleri günü beklemektedir. Jeff içinse durum farklıdır; en ağır koşullarda hayatta kalma yeteneğini sınamış, sert ve inatçı bir kişiliğe sahip olan genç adam, kız arkadaşının da kendisi gibi zor ve sert koşullara katlanabilen birisi olmasını beklemektedir. Jeff’in ilgisizliğine karşın umudunu kesmeyen Lisa, genç adamla olan ilişkisini devam ettirebilmek için çabalamaktadır. Tüm bunlar olurken Jeff, karşı apartmandaki yaşlı bir çiftin evine dikkat kesilir ve yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu kanısına varır. Jeff’e göre yaşlı adam, yerinden kalkmakta zorlanan karısını bir bıçakla öldürmüş ve gizlice gömmüştür. Bu senaryo, başta anlamsız gelse de inandırıcı kanıtlara kayıtsız kalamayan Lisa da, Jeff ile birlik olup hafiyeliğe soyunurlar.
6. Before Sunrise, 1995
Fransız yüksek lisans öğrencisi Celine (Julie Delpy) ile Amerikalı Jesse (Ethan Hawke), Budapeşte – Viyana treninde bir çiftin kavgası ile tesadüfen tanışırlar. Jesse, Celine’e, ertesi gün uçağa bineceğini ancak parası olmadığından sabaha kadar Viyana caddelerinde dolaşacağını söyler ve Celine’in kendisine eşlik etmesini ister. Viyana’da trenden inerler ve 14 saat boyunca hayatlarını derinden etkileyecek bir beraberliğe adım atarlar.
7. A Summer’s Tale, 1996
Yönetmen Eric Rohmer’in “Dört Mevsim Hikâyeleri”nin yaz bölümünü işleyen Conte d’été (Bir Yaz Hikâyesi) Fransız Yeni Dalga Sineması’nın başyapıtlarından birisi olabilir. Gaspard (MelvilPoupaud) umut vadeden bir müzisyen. Üniversitenin matematik bölümünden mezun olup iş hayatına atılmadan hemen önce, bir arkadaşının yazlık evinde antisosyal kişiliği ve eşlik ettiği tek “kişi” akustik gitarı ile yaz tatilini geçirmeye karar verir. Daha sonra ise kız arkadaşı Lena’nın (Aurélia Nolin) ona katılmasını ummaktadır. Lena ile ilişkileri ise Gaspard’a göre oturmuş bir ilişki değildir. Bu beraberlik tamamen tesadüflerden ve karşılaşmalardan oluşur. Biraz da bu nedenden dolayı genç adam bu bekleyiş sırasında kendisini iki kadın arasında bulur. Margot (Amanda Langlet) arkadaşlık ve iletişimi bulduğu, Solène (Gwenaëlle Simon) ise rahatlık ve heyecanı bulduğu kadın olur. Rohmer’in bu serisinde işlediği temel konu tesadüfler ve otonomi üzerine. Bu nedenle Garpard da olayların kontrolünü kaybeder ve koşullar tarafından çeşitli durumlara sürüklenir. Kadınlarla ilişkisi ve öz kontrolünü kaybetmiş olması, yönetmenin sinemasında kaçınılmazdır. Fakat eninde sonunda Garpard olayları çözmeyi yine kendiliğinden başaracaktır, yaz tatilinin bitmesiyle…
8. Stand By Me, 1986
Stand By Me (Benimle Kal) gerilim ve Korku yazarı Stephen King’in ‘The Body (Ceset) adlı romanından sinemaya uyarlanmış. King bu hikayesini kendi çocukluğundan esinlenerek kaleme almış. 1950’lerde geçen film, ergenliğe yeni girmiş dört kafadar gencin Oregon ormanlığında kayıp bir çocuğun cesedini aramalarını konu ediniyor. Yol boyunca daha da yakınlaşan çocuklar, birbirleri hakkında pek çok şey keşfedeceklerdir. Ancak kasabanın serserileri de onların peşindedir.
9. Point Break, 1991
Eski Amerikan başkanlarının maskelerini giyerek Los Angeles’ta banka soymaya başlayan bir çete ortaya çıkmıştır. FBI, olayları derinlemesine araştırırken, şüpheliler listesine sörfçüler de girmiştir. Genç bir ajan olan Johnny’ye ise bu kişilerin arasına sızma görevi verilmiştir.
10. Sideways, 2004
California’nın sahillerinden yola şarap tatmak için çıkan 30’lu yaşlarındaki ikili Miles (Paul Giamatti) ve Jack (Thomas Haden Church) beklenmedik bir şekilde olgunlaşmaya başlıyorlar. Ve bu birbirlerine hiç benzemeyen ikili, çok geçmeden kendilerini şarap, kadın ve kahkaha dolu bir macera içinde buluyorlar.
11. Kings Of Summer, 2013
3 genç çocuk yaz ayını geçirmek için ormanda bir ev yapma kararı alırlar. Bu ev sayesinde ailelerinden bağımsız bir şekilde yaşamayı öğrenir ve ayrıca aralarındaki arkadaşlık ve dostluklarını da test etmiş olurlar.
12. My Summer Of Love, 2004
Farklı sınıflardan gelen iki genç kızın bir yaz tanışıp birbirlerine aşık olmalarını ve beraberinde meydana gelen olaylar.
13. In The Heat Of The Night, 1967
Irkçılığın gündemde olduğu 1960’lı yılların ortası için bir dönüm noktasıydı. Kuzeyli zengin ve güçlü bir sanayicinin bir gece Mississippi’deki küçük tarım kasabası Sparta’da öldürülmesinin ardından, bomboş tren istasyonunda gece trenini bekleyen iyi giyinmiş, siyahi bir yabancı, sırf derisinin rengi nedeniyle baş zanlı olarak tutuklanır… Ancak, kurnaz, haddinden fazla kilolu, çiklet çiğneyen, çenesi kuvvetli, maganda Şerif Bill Gillespie’nin karşısına getirilen adamın Philadelphia’nın bir numaralı cinayet uzmanı Virgil Tibbs olduğu anlaşılır… Irksal önyargılarına rağmen iyi bir kanun adamı olan Gillespie ile Tibbs arasındaki husumet, Tibbs’in Colbert vakasında yeni tutuklanmış bir zanlının masumiyetini çabucak kanıtlaması üzerine daha da kızışır. Belediye başkanı, Gillespie’ye, Tibbs’in de vaka üzerinde çalışmasının yararlı olabileceğini söyler: katili bulabilir, olmazsa günah keçisi olarak kullanılabilir…
14. The Endless Summer, 1965
15. Stranger By The Lake, 2013
Issız bir çıplaklar plajında şehvet ve cinayet… Erkeklerin çarka çıktığı bu tablovari gölün yazlık sükûnetine kanmamak gerek. Franck gönlünü burada çekici, güçlü kuvvetli, bıyıklı ve ölümcül Michel’e kaptıracak. Aslında, Michel’in kim olduğunu biliyor bilmesine de, önüne geçemediği tutkusuna yenik düşmeye razı. Çıplak bedenler, günübirlik sevişmeler, üstüne bir de yazın sıcağı eklenince, Göldeki Yabancı, dostluk,eşcinsel kültürü ve ilişkiler gibi konulara da değinen Hitchcock’vari bir gerilime, usta işi bir drama dönüşüyor.
16. A Bigger Splash, 2015
Tanınmış bir rock yıldızı olan Marianne Lane (Tilda Swinton), yönetmen sevgilisi Paul (Matthias Schoenaerts) ile birlikte Sicilya’nın güneyinde kalan, gözlerden uzak bir İtalyan adası olan Pantelleria’da tatil yapmaktadır. Ancak bu huzurlu ortamları, Marianne’in eski bir arkadaşı Harry (Ralph Fiennes) ve kızı Penelope’nin (Dakota Johnson) gelişiyle bozulacak, kıskançlık ve tutku dolu bir ilişki sarmalı hepsi için tehlikeli sonuçlar doğuracaktır.
17. Dazed And Confused, 1993
Rock’n Roll, partiler, polyester ve makrome… Biz 70’li yılların gençleriydik! Dans ettik, eğlendik, çok bitkin ve masumduk. Fakat hepsinden öte ne yapacağımız bilmiyorduk ve kafamız karışıktı. Aerosmith, Alice Cooper, Black Sabbath, Deep Purple, ZZ Top, Bob Dylan, Kiss ve Peter Frampton’ın eşsiz müziklerine muhteşem bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor. ‘Şimdiye kadar yapılmış en muzip ve en kusursuz tiplemeleriyle bir Amerikan gençlik komedisi…
18. Adventureland, 2009
1987 yazıdır. James Brennan kolejden yeni mezun olmuştur. Mezuniyet sonrası hayalindeki Avrupa turu planlarını yaparken ailesi bu tatil için ona para veremeyeceğini öğrenir. Ailesi tarafından New Yok’ta bulunan Adventureland isimli lunaparkta çalışmaya zorlanan James, dünyadaki en kötü işi bulmuştur. Orada başına türlü belalar gelecektir. Fakat orada çalışan Em Levin’in hayatına girmesiyle bu yaz aslında düşündüğünden güzel sonuçlanacaktır.
19. Alle Anderen (Everyone Else), 2009
Kadın ve erkek ilişkilerindeki iktidar oyunu ve parçalanmış egolar üzerine, “herkes”in başından geçebilecek bir hikaye…
Chris ve Gitti ideal bir ilişki yaşamaktadırlar. Gitti’nin fazla ilgi isteyen hali, enerjisi, samimiyeti ve farklılığı ile sorun olmakta çıkar. Chris ise zaman zaman içine kapansa da, Gitti’ye aşık olduğu kesindir. Ancak ifade edilemeyen türlü duygular tanık oldukça, görünenin ardındakiler sezilmeye başlanır..
20. La Collectionneuse (The Collector), 1967
Yalnızca kendini düşünen bir adam olan Adrien Fransa’nın Akdeniz sahilinde bir tatil yöresi olan St.Tropez ‘deki villasında bir yaz tatili sırasında aynı evi paylaştıkları soğuk ve ilgisiz bir kadın olan Haydee’ye tutulur.Haydee cinsellik konusunda oldukça serbest fikirli bir kadındır ve filmin adındaki gibi bir ‘erkek koleksiyoncusu’dur. Ancak onca çapkınlığına rağmen Patrick’e ilgi duymaz.Patrick ise Haydee’nin önüne gelenle ilişki kurmasını kendisini baştan çıkarmak üzere harekete geçirmek için kasten yaptığını düşünür.
21. Summer 1993, 2017
6 yaşındaki Frida, anne ve babasını kaybeytikten sonra dayısı ve yengesi tarafından koruma altına alınır ve onlarla birlikte yaşamaya başlar. Ancak şehirde büyümüş, istediği çoğu şeye sahip olmuş Frida’nın taşradaki yeni ailesinin hayatına alışması hemen olmayacaktır. Bir yandan annesinin kaybını kabullenmeye, diğer yandan yeni ailesinde kendine bir yer edinmeye gayret gösterecektir.
Yönetmen Carla Simon’un kendi hayatından yola çıkarak çektiği bir film olan ’93 Yazı, Berlin Film Festivali’nde En İyi İlk Film ödülünü, İstanbul Film Festivali’nde de Jüri Özel Ödülü’nü kazanmıştı.
22. The Talented Mr. Ripley, 1999
Ripley ile Greenleaf farklı sosyal sınıflardan iki genç arkadaştır. Yoksul Tom, zengin Dickie’nin kayıtsızca sefasını sürdüğü Dolce Vita’ya sahip olmak uğruna her şeyini feda edebilecek kadar çaresiz ve hırslıdır. Bir gün Dickie’nin varlıklı babası Tom’u, İtalya’da yaşayan oğlunun evine geri dönmesi için ikna etmekle görevlendirir. Bu Ripley’nin uzun süredir aradığı fırsattır.
23. National Lampoon’s Vacation, 1983
Chicago banliyösünde yaşayan Griswold ailesi tatil için Walley World isimli eğlenci parkına gitmek için Los Angeles’a gitmeye karar verirler. Yolda başlarına gelen bazı olaylar sonrası Kansas’daki kuzenleri Eddie’ye de uğrarlar. Burada yanlarına Edna Teyze dedikleri yaşlı bir bayanı da alırlar. Kadının yolda ölmesi üzerine onu Phoenix’ de bırakırlar. Nihayetinde binbir güçlükle parka vardıklarında parkın tadilat nedeni ile kapalı olduğunu görürler. Clark Griswold parkın güvenlik görevlisine zorla tüm eğlence aletlerini çalıştırır. Ancak bir süre sonra tutuklanırlar. Fakat onları bu durumdan park sahibi kurtarır.
24. Wet Hot American Summer, 2001
1981 yazı, bazı gençler için unutulmaz bir yaz olacaktır.Çünkü yaz kampı için gittikleri dağdan,medeni dünyaya dönmeden önceki son günleri asla unutamayacakları olaylara gebedir. NASA tarafından uzaya gönderilen bir araştırma gemisinin bazı parçalarının dünyaya düşmek üzere olduğunu keşfeden astrofizik profesörü, dünyayı kurtarmanın yollarını ararken, kampın kadın müdürü Beth, aşık olduğu bu adamın gözüne girmenin yollarını aramaktadır.
25. I Know What You Did Last Summer, 1997
Okul mezuniyetini kutladıkları o muhteşem akşam, Julie, Helen, Ray ve Barry için geleceğin neler gösterdiğini hiç kimse bilemezdi. Helen yapılan bir güzellik yarışmasını yeni kazanmış ve sonbaharda New York a giderek ünlü bir film yıldızı olmayı planlamakta, Ray ise aynı şehirde bir yazar olmak için şansını denemeyi düşünmektedir. Barry ve Julie de Boston a giderek eğitimlerine devam edecektir. Yolları birlikte geçirdikleri uzun yıllardan sonra ayrılacak ve belki de bir daha hiç görüşemeyeceklerdir. Ta ki Barry nin yeni arabası hiçbirinin görmediği bir gölgeye çarparak durmak zorunda kalana kadar.