İstanbul Kitap Fuarı’nı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da çarşamba günü ziyaret ettim. Bu iki yılı kıyaslamak adına iyi bir tercih oldu diyebilirim. Fuar öncesinde bazı yayınevlerinin TÜYAP’a katılmama kararı alması, stand ücretleri konusu, giriş ücretleri derken 38. İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı yine tartışmalarla başladı. Fuarda pek çok yayınevi yetkilisi, görevlisi ve yazarlarla konuşma fırsatı bulurken, onların fuara dair değerlendirmelerini dinledim. Bir kaç yayıncı haricinde neredeyse tüm yayıncılar aynı sorunların altını çizdi.
Öncelikle şu ana kadar geçen sürede fuara olan ilgi geçtiğimiz yıllara göre az ve haliyle yayıncıların canını sıkıyor. Bu durum özellikle butik yayıncılar için fuarı daha sıkıntılı hale getiriyor. Fuara katılımın düşük olmasındaki en büyük etken ise giriş ücretleri olarak görülüyor ancak sadece giriş ücretleri değil, kitap fiyatları ve fuar alanına ulaşımın zorluğu da en çok dikkat çeken konular arasında yer alıyor. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yıl ilk defa uygulamaya koyduğu iki ara tatil uygulaması okulların takvimleriyle fuar takviminin çakışmasına neden oldu. Bunun sonucu olarak öğrencilerin katılımlarında da bir azalma gözleniyor.
Tabii ki bu fuarda yayıncıları ve yazarları en çok mutlu eden şey okurlarla bir araya gelebilmek ve onlarla doğrudan diyalog kurabilmek.
İşte yayınevlerinden yetkililerin, görevlilerin ve yazarların fuara dair görüşleri:
İlbay Kahraman (Ayrıntı Yayınları)
Fuar geçen yıla oranla biraz daha sönük. Bunun çeşitli nedenleri var. Bu nedenlerin başında ülkedeki ekonomik durum geliyor. Alım gücü çok azaldı. İnsanlar geliyorlar, kitap bakıyorlar. Eskiden üçer beşer aldıkları kitapları şimdi bire ikiye indirdiler. Onları etkiliyor, bizi etkiliyor. Dolaylı bir etkileşim içerisindeyiz. Etkileyen şeylerden biri de benim kanımca fuara giriş ücreti. Fuara on lira ile girecek, yanında eşi varsa yirmi lira, bir de otopark parası etti kırk lira. Otuz liraya da yemek yese yetmiş lira. O paraya internetten iki tane kitap alır ve fuara gelmez. Yaptığımız açıklamaya gelen yorumları okuduysanız bunu dile getiriyorlar. “Niye TÜYAP’a destek oluyorsunuz? TÜYAP’a desteğinizi bize yapsanız biz daha ucuz kitap alsak daha iyi olur, daha çok kitap satarsınız” diyorlar. Ben bunun etkili olduğunu düşünüyorum. Artı bizim yayınevleri olarak okuyucuyu korumamız lazım, bizim TÜYAP’ı korumak gibi bir sıkıntımız yok. TÜYAP’ın da buna ihtiyacı yok esas olarak. TÜYAP büyük bir kuruluş. Kendi ekonomik yolunu kendisi çizmiştir. Bizim desteğimize, desteğimize demeyelim ama korumamıza ihtiyacı yok.
Başka fuarlar da var. TÜYAP’ın dışında katıldığımız fuarlar hiçbir şekilde giriş ücreti almazken, TÜYAP’ın da İstanbul dışındaki hiç bir yerde giriş ücreti almazken İstanbul’da almasını ben çok manidar ve engelleyici buldum. Bunun ötesinde yerin uzaklığı, uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak başka sıkıntılar olacağını düşünüyorum ve bütün bunların fuarı etkileyeceğini düşünüyorum.
Biz Yayıncılar Kooperatifi olarak kendi açımızdan bunu değerlendireceğiz. Önerilerimiz olacak. Bunun olmaması için kendi okurumuzun haklarını savunmaya yöneleceğiz. Dünkü hamlemiz de buna yönelikti. Okuyucularımzdan bir istek geldi ve biz bunu dikkate almak zorundayız. Öyle yaptık.
Müren Beykan (Günışığı Kitaplığı / Yayın Yönetmeni)
Biliyorsunuz, çocuk ve gençlik edebiyatı alanında yayın yapıyoruz ve edebiyat dünyasında iyi okurlar yetiştirmek üzere bir misyon üstlenmiş bulunuyoruz. 38. İstanbul Kitap Fuarı’ndayız ve bugün çok kalabalık. Birçok çocuğun kitapları karıştırdığını görüyoruz artık. Kitabın içine bakıyor, arkasını okuyorlar… Belli ki ciddi bir okur yetiştirme yolunda ilerlemişiz bunca yıldır, bu gerçekten çok sevindirici. Gençler kendilerine ait konulardaki kitaplara çok daha fazla ilgi gösteriyorlar. Eskiden hemen yetişkin kitaplarının olduğu stantlara giderlerdi ama şimdi bakıyorum da onlar için hazırlanmış kitaplara olan ilgileri arttı. Çocuklar sadece renkli ve resimli kitaplara değil, romanlara da ilgi gösteriyorlar. Doğrusu ben küçük yaştaki okuryazarlığımızın bilinçlenmeye başladığını gözlemliyorum. Biz kendi koleksiyonlarımızı da bu bilinçle hazırlıyoruz. Çok güzel kitaplar hazırladık bir sene içinde ve elbette şimdi benim için bir editör olarak çocuklar hangi kitaplara daha çok el atıyorlar, nelere bakıyorlar, tercihleri neler oluyor tüm bunları gözlemlemek çok büyük bir avantaj. Fuarları herkes kendi açısından değerlendiriyor elbette, ben de bu vizyonla bakıyorum.
Tabii ki hayat çok pahalandı ve dolayısıyla herkesin kitaba ayırabileceği bütçesi azaldı. Çocuklar ücretsiz içeri girebiliyor ama öğrenci, emekli veya eğitimci olmayan bireylerden oluşan bir aile, giriş ücretleri konusunda zorlanıyor. Giriş ücreti kadar burada yiyecek temini de pahalı. Dolayısıyla ben buradan yayınevlerine ve basına şunu söylemek istiyorum; Herkesin sandviçini ve suyunu yanında getirmesini lütfen anons edelim. Çünkü hakikaten burada dört kişilik bir ailenin kitap dışındaki gideri, refah içinde olmadığımız için çok fazla.
Banu Ünal (Günışığı Kitaplığı / Genel Müdür Yardımcısı)
Fuarları biz yayıncılar olarak çok önemsiyoruz. Çünkü yayımladığımız kitaplarla ilgili okurlarımızdan doğrudan geri dönüş alabildiğimiz onlarla birebir temas ettiğimiz tek mecra elbette fuarlar. İstanbul Kitap Fuarı da bu anlamda biz yayıncılar için çok önemli .
Yayıncılar Kooperatifi’nin ve bazı yayıncıların iki gündür gündeme taşıdığı giriş ücretlerinin iki katına çıkarılma meselesine gelirsek; Evet, keşke çıkarılmasa. Siz de etrafta görüyorsunuz buraya gelen aileler, gerçekten sosyoekonomik durumu çok mütevazi olan aileler ve onlar için beş liraların, on liraların eminim aile bütçesi içerisinde önemi vardır. Neyse ki öğrencilerden ücret alınmıyor ve hafta içi yoğun olarak ziyaretçiler öğrencilerden oluşuyor.
Benim daha da önem verdiğim başka bir konu var; fuar tarihi planlanırken öğrencilerin hedef kitle olduğu unutulmadan, müfredatla, sınav takvimiyle ve benzeri konular da düşünülerek uyumlu bir takvimlendirme yapılması konusuna dikkat çekmek isterim. Örneğin bu sene İstanbul Kitap Fuarı oldukça öne çekildi. Genelde 10 Kasım sonrası başlayan fuar bu yıl 2 Kasım’da başladı. Fuar öncesi haftadaki birbuçuk günlük 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatili de fuara hazırlık sürecinde lojistik ve operasyonel konularda bizi oldukça sıkıştırdı.
Biliyorsunuz bu sene ilk defa Milli Eğitim Bakanlığı’nın ara tatil uygulaması başladı. Bu durum okulları da sıkıştırıyor elbette. Yazar etkinliklerimize davet ettiğimiz ve her yıl koşarak gelen bir çok okul grubumuzun, öğretmenimizin ara tatil nedeniyle bu haftanın sınav haftası olduğunu dolayısıyla çocukların fuardan mahrum kaldığı söylemiyle dönüş yaptığını söyleyebilirim. Bir yayıncı olarak bütün bunlar düşünülerek bütünleştirici planlamalar yapılmasının çok daha güzel olacağını düşünüyorum.
Ziyaretçi trafiği için şu anda bir hüküm vermek için erken. Evet, ilk hafta sonu geçen yıllara göre oldukça sakin geçti diyebilirim. Önceki yıllarda da Pazartesi, Salı fuarın hep en sakin günüdür, Çarşamba’dan sonrası ve son hafta sonu kalabalık olmasını bekliyoruz. Dolayısıyla asıl bundan sonra nasıl etkilendiğimizi fuarın bitiş sürecine kadar daha iyi gözlemleyebileceğiz.
Ömer Açık (Yazar)
Fuarın beşinci günündeyiz. Bir şey söylemek için daha erken ama yine de bir fikir oluştu elbette. Aslında geçen yıllara oranla daha büyük bir ilgi ya da daha büyük bir düşüş görmedim. Geçmiş yılların bir devamı gibi düşünebiliriz. Öyle ayrı bir kopuş ya da insanların birdenbire daha çok kültürel ortamlara ilgi gösterdiğini söyleyemem. Ama ülkenin durumunu göz önünde bulundurduğumuzda kitaplara ilginin devam etmesi olumlu. Çünkü genel politik ortam tam da insanları kitaplardan uzaklaştıracak yönde ilerliyor. Savaşın konuşulduğu, yoksulluğun, işsizliğin konuşulduğu, genç işsizliğin %25’lere vardığı bir yerde kitabın konuşulması çok kolay değil. Bu anlamda gençlerin fuar salonlarına geçtiğimiz yıllardaki kadar ilgi göstermesini olumlu bulabiliriz. Belki biraz züğürt tesellisi gibi geliyor ama yine de kitap sevenlerin bu sevgilerini koruduğunu görmek mutluluk verici. Ben sadece bir yazar olarak bulunmuyorum fuarda. Hem bir yazar hem bir baba hem de bir okur olarak bulunuyorum. Bu açılardan baktığımda da bu yılki fuarı, panel çeşitliliği bakımından daha iyi bulduğumu söyleyebilirim. Genel programa baktığımda geçen yıllara göre daha fazla etkinliğe katılma şansı buldum.
Çocuk kitaplarına gelecek olursak, her geçen gün artan ivme devam ediyor. Bence artık bir salon tek başına çocuk kitaplarına ayrılabilir. Kitap fuarı biraz o noktaya gelmiş durumda. Bu ne kadar doğru ne kadar yanlış o tartışılır. Çocuk kitaplarına sadece çocukların ilgi göstermesi de şart değil tabii. Aslında çocuk edebiyatını yetişkinlerle beraber düşünmek gerekir. Çünkü 70’ler ve 80’lerde doğanlar, çocuk kitaplarında çok fazla seçenek göremeden büyüdük. Hep yetişkin kitaplarını okuyarak… En fazla Jules Verne’i, Kemalettin Tuğcu’yu okuyarak. Öyle düşündüğümüzde yetişkinlerin kendi okuma serüvenlerini atlayarak yaşadığını görüyoruz. O halde o insanların çocuk kitapları okumaya ihtiyacı var. Açığı kapatmak için en azından. Çok keyifli, yazarken ben çok keyif alıyorum. Aynı şekilde o keyfi okurların gözlerinde görmek de beni çok mutlu ediyor. O yüzden belki de çocukları ve yetişkinleri birlikte düşünmek lazım, çocuk kitabı söz konusu olduğunda.
Kızımla geliyorum fuara. Onun bu ortamı solumasını çok önemsiyorum. Yazarlarla buluşuyoruz, kitapçılarla, yayıncılarla… Bugün sanat fuarını gezmeye geldik kızımla. Çok mutluluk verici bir ortam.
Kaan Elbingil (Yazar)
Fuarda bulunduğum zaman aralığına göre değerlendirecek olursam bu yıl geçtiğimiz yıla göre, hatta bir önceki yıla göre daha cıvıl cıvıldı diyebilirim. Güzel bir enerji vardı ve ne istediğini bilen çocuklar etrafımı sardı. Hatta aileleriyle birlikte kitaplar ve içerikler üzerine konuşma fırsatı bulabildik. Hangi kitaplarımı, benim kitaplarım dışında hangilerini önerebileceğim ve sebepleri üzerine karşılıklı fikir alışverişinde bulunabildik. Bu çok mutlu edici ve çok keyifliydi.
Giriş ücreti konusunu düşünüyorum da on lira kimi için çok önemliyken kimisi için o kadar önemli olmayabiliyor ama bazıları sırf o on lira yüzünden de gelemeyebilir. Bazıları da zor olmasına rağmen o on lirayı bütçelerinden kısar, yine de gelir. Onlar kitapkurdudur, kitap aşığıdır. Hayatlarında bu fuar olmazsa eksik hisseden insanlardandır. Bu insanları üzmek olur mu? Bunu bilemiyorum işte. Amaç okuyan kitle ve nitelikli okur sayısını arttırmak ise bu insanları teşvik etmek gerektiğini düşünüyorum. Durumu olmayan insanların bu yükü omuzlarına bindirmenin illa olmazsa olmaz sebepleri varmıydı bilmiyorum. Gelmek isteyen elbet bütçesinden, harcamalarından kısıp gelecektir ama o insanları üzmemek gerektiğini, zorlamamak gerektiğini de düşünmüyor değilim.
İstanbul Kitap Fuarı ile ilgili her zaman konuşulan uzaklığı ve ulaşım sorunudur. Fuardan önce metrobüsle Beylikdüzü’ne gelmiştim, felaketti diyebilirim. İnsanlar elbet şikayet ediyordur. Anlayışla, gerçekten bir şeyler yapmayı hedefleyen bir belediye başkanı var şu an yönetimde. Bu şikayetler acaba doğru yere ulaşıyor mu? Metrobüsün aşırı kalabalık oluşu ciddi sorun, bunun bir çözümü olması gerektiğini düşünüyorum. Fuarı daha merkezi bir yere almak ya da başka bir şekilde yansımasını daha merkezi bir yerlerde yapmak mı çözüm olur? Yoksa daha iyi bir ulaşım imkanı sağlamak mı çözüm olur? bilemiyorum. Ama bu açıdan pek çok okurun fuar gezisinden, fuarda bulunmaktan feragat etmek zorunda kaldığını biliyorum.
Çocuk edebiyatı yazarı olduğum için, fuarda çocuklara özel bir şeyler yapılabilir mi diye düşünüyorum. Birlikte elele vererek çocuklar için kafa yorulmuş göstermelik ya da sembolik olmayan belki özel bir bölüm ya da özel bir sunum düşünebiliriz.
Tüm bunların dışında ben imza günümden ve söyleşimden gayet keyif alarak ayrıldım. 10 Kasım’da yeniden İstanbul Kitap Fuarı’ndayım zaten.
Bahar Gedik (Kırmızı Kedi Yayınevi)
Bu sene kitap fuarı her yıl olduğu gibi İstanbullu okurların kitap fuarına ilgisi yoğun elbette. Ama tabii ki bir düşüş var. Ülkede ekonomik bir kriz var, bunu unutmamamız gerekiyor. Bu krizde ilk olarak kitap fuarına giriş ücretlerinin artmış olması, yüzde yüz bir artış olması da özellikle hafta sonu gelen yetişkin okurda bir kırılıma sebep oldu. Hafta içi daha çok öğrencilerin katıldığını görüyoruz. Bu sene iki ayrı ara tatil var. Şimdi ara tatil dönemine de yakınız. Okullar bununla ilgili bir çok plan yapıyor. Öğrencilerin ilgisi de bu sebeple biraz azalmış görünüyor. Bir de ekonomik kriz sebebiyle öğrencilerin cebindeki para azaldı. Veli çocuğuna daha fazla para veremiyor. Zaten hafta sonu gelen yetişkin okur da, 4 kişilik bir aile geldiğinde, giriş ücreti, otopark derken sadece 3 kitap parasını doğrudan masraf olarak veriyor. Bu sebeplerle bayağı bir azalma yaşıyoruz aslında. Kitap fuarı verimsiz diyemem. Şahane bir şekilde ilgi gösteren bir okur kitlesi var. Onlara her zaman teşekkür ederiz bu anlamda. Ama daha iyi olabilirdi. Bunun için de elbette fuar yönetimlerinin desteğini bekliyoruz.
Kadir Aydemir (Yitik Ülke Yayınları)
Bu sene fuar geçen senelere göre daha güçlü olabilirdi. Dileğimiz buydu. Şu ana kadar beklentimizin altında ilerlese de fuar henüz bitmedi. İlk iki üç gün; bir değerlendirme için çok sağlıklı olmuyor, çünkü fuar katılımları son üç gün en üst seviyeye çıkabiliyor. Fuara katılımın çoğalmasını, okurların ilgisini hepimiz istiyoruz.
Fuara bir giriş ücreti olmasa daha iyi olur. Adana’da, İzmir’de, diğer şehirlerde ücretsiz ise İstanbul’da da ücretsiz olabilir. Yahut sadece sanat galerisi bölümüne giriş ücreti konulabilir. Yine de fuar yönetiminin bu konuda duyarlı olduğunu düşünüyorum. Bu konuda herkese yardımcı olacaklarını düşünüyorum. Bu eleştirileri önemseyeceklerdir, çünkü fuar hepimizin iyiliği için sürdürülebilir olmalı.
Genel olarak öğrenci sayısı fazla ancak bizim gibi birçok yayınevi için yetişkin okurlar çok önemli.
Yayınevleri bu fuarda genel maliyetlerini çıkartmakta zorlanıyor. Hepimiz çok zorlanıyoruz. Bu konuda belki gelecek zamanlarda hep birlikte bir şeyler düşünebiliriz. Yayın meslek birlikleriyle birlikte hareket edilerek bir orta yol bulunabilir. Ama öyle bir durumda ki yayıncılar, büyük şehirlerdeki fuarlara katılmasan olmuyor, katılsan zorlanıyorsun. Okurumuz bizimle buluşmak istiyor. Yazarlarımız da okurlarla buluşmak ve imza günü yapmak istiyor. Büyükşehirlerde de varlığımızı göstermemiz gerekiyor. Umarım daha iyiye gider, ama ne yazık ki her sene daha da zorlaşıyor. Ne olacağını öngöremiyoruz.
Yitik Ülke olarak, seçtiğimiz bazı fuarlara katılabiliyoruz. Yaşanan bu daralmayla birlikte daha az sayıda fuarda yer alabiliyoruz artık. Buna karşın kendi internet sitemizden, Yitik Ülke’den (www.yitikulke.com) ve diğer internet kitapçılarından online satış kampanyaları yapmaya başladık. Çeşitli kitap kutuları oluşturduk, setler hazırladık. 2019’dan 2020’ye güçlü bir şekilde geçmemiz gerekiyor. Kendimizce, destekleyici önlemler almaya çalışıyoruz.
Fuarda olmayı, okurla buluşmayı seviyoruz. Fuarsız olmuyor, fuarla da daha iyi olması için çabalıyoruz.
Her şey daha güzel olsun diye çabalıyoruz. Umarım fuarlardaki sıkıntılar sona erer. Karşılıklı anlayış ve çabayla atlatılacağını düşünüyorum. Fuarın daha iyiye gideceğini umuyorum. Herkesin doğru adımlar atmasıyla sorunlar çözülecektir. Giriş ücreti kalkar umarım, bu uygulama sonlanmalı bana göre. Bizim gibi yetişkin edebiyatı yapan yayınevleri özellikle hafta içi günlerde zorlanabiliyor. Yetişkin okurlara ihtiyacımız var. Umarım başarılı bir şekilde tamamlarız bu seneki fuarı ve seneye bunları konuşmuyor oluruz.
Erdeniz Türkmen (hep kitap)
2008 yılından beri ben kitap fuarlarına katılıyorum. Daha öncesinde yine Can Yayınları’nda satış görevini yürütüyordum, 3 yıldır da hep kitap’ın satış ve pazarlama görevini yürütüyorum.
Önceki fuarlarda cumartesi günü, ilk gün sakin olurdu genelde ama sonrasında pazar günü ile başlayan süreçte yoğun oluyordu. Bu yıl gördüğümüz aynı sayıda katılımın olmadığı. Bir de şöyle bir durum var. TÜYAP yetkilileriyle görüştüğümüzde kişi sayısının geçtiğimiz yıla göre yüksek olduğunu söylüyorlar ama bir de şu durum var; öğrenciler okullardan toplanarak getiriliyor. Geldikleri gibi, sanki burası bir AVM’ymiş gibi gezdirilip aynı şekilde gibi geri götürülüyorlar. Bu durum yayıncılar açısından verimliliği ortadan kaldırıyor. Haliyle ebeveynleriyle, yetişkinlerle gelen öğrencilerin burada olması işimize geliyor ve burada bulunmasını daha anlamlı kılıyor. Bu noktada bazı problemler var. Geçen sene beş lira olan giriş ücreti bu yıl on lira yapıldı ama buna karşın standların metrekaresi için yaptığımız ödeme ile ilgili bir indirim olmadı. Yani yayıncıların ekstra cebine giren bir şey yok. Hatta giderleri daha fazla geçen yıla göre. Mesela biz daha küçük bir alandaydık, bu yıl biraz daha büyük bir alandayız. Daha fazla giderimiz var ama daha fazla satış yapmayı düşünerek buraya geldik. Öyle olmadı. Artık yayıncılar kendilerini şu anlamda motive etmeye başladı, en azından reklamımızı yapmış oluyoruz. Gelen okura neler yayınladık onun tanıtımını yapıyoruz ama tabii neticesinde herkesin buradan çıkınca maddi olarak vermesi gereken bir hesap var ve bu hesap da şaştı açıkçası. En azından bu ilk beş gün için şaştı. Bundan sonrası için artarak devam etmesini umuyor herkes. Umarım öyle olur. Genellikle fuarın ikinci hafta sonu, cumartesi-pazar, daha fazla ilgi oluyor. Artık umudumuz oraya kaldı maalesef.
Onun haricinde yazarlarımız okurlarımızla buluşuyor, bundan memnunuz. İstanbul Kitap Fuarı, İzmir ile birlikte bizim için en önemli iki fuardan biri kitaplarımızı okurlarımıza tanıtabilmek, ulaştırabilmek açısından. O anlamda memnunuz burada olmaktan. Umarım önümüzdeki yıl yeniden burada olabiliriz. Çünkü bu şartlar altında devam ederse burada olamayacak arkadaşlarımız var. Onların da güçlüğünün farkındayız. Onlara destek olmak da istiyoruz bir yandan. Birlik olmak, birlikte hareket edebilmek istiyoruz mümkün oldukça.
Batu Bozkurt (Altın Kitaplar)
Fuarda ilk iki gün çok iyiydi. Pazartesi biraz sakin geçti ama bizim için iyi gidiyor. Öğrencilere güzel otobüs tahsis edilmiş belediyeden. O konuda çok büyük sıkıntımız olmadı ama geçen seneye göre ziyaretçi sayısında sanırım ufak bir düşüş var.
Burada durum giriş ücretine mi bağlı, bilmiyoruz ama yetişkinler için 10 TL gibi bir ücret belirlemişler. Bizim insanımız tabii alışık değil. Cüzi bir rakam, örneğin 5 TL falan olsa… Bir de eskiden çok davetiye dağıtılıyormuş, bu da yok. O yüzden fuara gelişi etkilemiş olabilir. Ailece, arabayla gelseniz, giriş ücreti otopark derken bir kaç kitap parasını girerken vermiş oluyorsunuz.
Fuarda kitaba ilgi çok. Türkiye’nin ekonomik kriz zamanında bile kitaba ilgi azalmıyor. Özellikle gençler çok okuyorlar.
Geçen yıla kıyasla bir fark yok. Biz yine aynıyız. Tabii bir de şöyle bir şey oldu. Fuar çok büyüdü. Ek salonlar geldi. Bu sene o salonlar da aktif olmuşlar. O salonların genişlemesinin de etkisi olabilir. Ziyaretçi sayısı belki azalmıyor ama o salonlara da gittikleri için bize öyle geliyor olabilir.
Gerçek rakamları yine TÜYAP’tan almak gerekecek. Fuarın sonunu bekleyeceğiz.
Bu yıl fuar bizim için başka bir önem daha taşıyor. Altın Kitaplar’ın 60’ıncı yılını kutluyoruz. Fuarda indirimlerimizi de ona göre yaptık. Yüzde 30 gibi bir indirim yaptık. 60 yıldır Türk okuruna hizmet ediyoruz, daha da edeceğiz inşallah. Onlarla fuarda buluşmak da bizim için çok büyük bir şeref.
Rober Koptaş (Aras Yayıncılık)
Fuarlar bizim için her zaman önemli. Okurla bire bir temas ettiğimiz, okurun tepkilerini gördüğümüz, okurların sorularıyla ya da yorumlarıyla pek çok sonuç çıkardığımız yerler. O yüzden kıymetli. Burada olmak da bizim için her zaman kıymetli. Bu sene bizim açımızdan bir yenilik de alt markamız olan ve çocuk yayınları yaptığımız Hippo Kitap’ı kurduk. Onun okurla ilk buluşması oluyor ve çok olumlu tepkiler aldık. Bu durum bizi oldukça sevindirdi.
Önceki yıllarla kıyasladığımızda bu sene biraz daha durgun görünüyor. Bunun sebeplerini tam bilemiyorum, o kadar net bir gözlem yapma şansına sahip olmadım ama genel ekonomik durumla, memleketin haliyle ilgili olabilir. Ya da bazı yayıncıların şikayet ettiği üzere giriş ücretiyle ilgili olabilir. Eğer dört kişi birlikte fuarı ziyaret etmek isterseniz, bu bazıları için ciddi bir yük olabiliyor. Bunun yerine insanlar kitap alabilirler. Giriş ücreti belki giriş sayısını azaltıyordur, azaltmıyorsa bile alışveriş miktarını azaltıyor olabilir.
Selda Çilingir (Tekir Kitap)
Biz bu yıl ilk defa katıldık. Çocuk kitapları yayımlıyoruz daha çok. Geçen yılla mukayese edemeyeceğim ama buranın masrafını çıkaramayacağız herhalde, o belli. Bunun bir kaç nedeni var. Giriş ücretleri çok yüksek. On lira olmasının bir anlamı yok, bedava olması gerekiyor. Bir de okullar geliyor ancak sanırım okullar zorunlu olarak öğrencileri getirmiş. Yani öğrencinin cebinde hiç para yok, iki liraya kitap var mı diye soruyorlar. Tamamen nereye geldiğini bilmeyen çocuklarla dolu aslında. Hafta sonu fena geçmedi. Cumartesi çok boştu, pazar günü biraz daha iyiydi ama zarardayız. Herhalde daha büyük salonda olsak batardık, öyle diyeyim.
Beylikdüzü çok ters bir yer. Asıl kitap okuru Kadıköy, Beyoğlu, Beşiktaş, Şişli’de yaşayan insanlar. Bunun şehre gelmesi gerekiyor. Eskiden söyleşiler olurdu, onlara gider gelirdik ama şimdi o da mümkün değil. Onun için de kimse gelemiyor buraya. Zaten öyle bir yazar sohbetleri falan da doğru düzgün yok. Burası bir kitap satış noktası şeklinde ama Kitapyurdu, İdefix gibi siteler varken niye insanlar buradan kitap satın alsın? Burası bir kitap-kültür yeri olması gerekirken olamadı.
Taksim’deyken, Orhan Pamuk’la söyleşisine gitmiştim vesaire. Benim bütün anılarım Taksim’deki günlerine dair. Buradan hiç öyle büyük bir söyleşi imkanı yok. Daha ticari bir olay. Sadece kitap imzası var, imzada da sıraya giriyorsunuz, kitabı imzalıyor yazar. Orada da bir kitap satışı söz konusu, bir kültür paylaşımı yok ortada.
Burhan Coşar (Kor Kitap)
Daha önceki senelere göre gözle görülür bir düşüş var açıkçası. Daha sakin geçiyor. Önceki yıllarda izdiham olurdu, insanlar yürüyemezdi. Ama bu sene hiç böyle bir hafta sonu yaşamadık. Bunun etkisi tabii ki bir ekonomik kriz olması aslında. Diğer taraftan kitap fiyatlarının kağıt ve döviz krizinden dolayı yükselmesinden kaynaklı ve ekonomik krizden kaynaklı ilk kıstıkları harcamalar kültürel harcamalar oluyor. İlk etkisi bu. Diğer taraftan da Yayıncılar Kooperatifi de açıkladı, giriş ücretlerinin geçen seneye oranla iki katına çıkmış olması. Yani on lira gibi bir fiyata içeri girmeye çalışıyor insanlar. Bu saçma biraz. Yani dört kişilik bir aile geldiği zaman bu masrafları hesaba kattığınızda yüz lira gibi bir durum var. Bunun olmaması gerekiyor. TÜYAP’ın düzenlediği diğer Anadolu şehirlerindeki fuarlarda giriş ücretsiz aslında.
İbrahim Öksüz (Tudem Yayın Grubu)
Bu sene fuarın katılımcısının bariz bir şekilde daha az olduğunu söyleyebilirim. Kitap fiyatlarının yüksek olduğunu düşünüyor insanlar ama öyle değil. TÜYAP’ın giriş ücretlerini 10 TL yapması da bunda etken. Bununla ilgili yayıncıların tepkileri var. Düzelteceklerini düşünüyoruz. Geçen seneden çok daha az bir katılım var. Bu tabii ki işlerimize de yansıyor. Geçen seneki cirolarımızı yakalamaya çalışıyoruz. Yani katılımcı geçen senenin üçte biri kadar. Öyle olunca da hedeflerimizi yakalamak için daha fazla kitap satmaya çalışıyoruz. Klasik bir okur kitlesi vardır, Türkiye genelinde %15 gibi düşünülüyor. Onlar bizi yine yalnız bırakmadı, teşekkür etmek lazım onlara ama beklediğimiz yoğun ilgiyi göremedik bu sene.
Giriş ücreti önceki sene yedi lira gibi bir ücret açıklamışlardı, sonra beş liraya indirdiler. Aslında biz bu giriş ücretinin gereksiz olduğunu düşünüyoruz. Çünkü beş kişilik bir aile geldiğinde alacağı iki kitabın parasını TÜYAP almış oluyor. Kalkmasını umut ediyoruz. Kendimizce eleştiri de yapıyoruz arkadaşlara, umarım dikkate alınır.
Mısra Gökyıldız (Sel Yayıncılık)
Beklediğimiz ivmeyi doğal olarak yakalayamadık. Herkesin bildiği üzere birinci sebebi giriş ücretlerinin zamlanması. İkinci olarak ise, pek gündeme gelmese de, otopark ücretlerinin de ciddi şekilde artması. Genel şikayetler tabii ki önemli, lokasyonun uzak olması, insanların internetten alışverişe yönelmesi, fuarlarda satışın düşmesi vesaire… Bunları biliyoruz ama bu derece zaten kriz ortamında sürüklenen, kağıt krizi çıkmış bir sektör söz konusu iken bu derece hem okurları hem de yayıncıları zorlamak biraz acımasızlık oluyor. Biz de şu an için beklediğimiz şeyi yakalayamıyoruz ama yine iyi gidiyor. Kitaplarımızın görünürlüğü, talepler, okurların ilgisi, kendi okurlarımızın ilgisi anlamında memnunuz. Fuar beklediğimiz şekilde geçiyor. Ama elbette rakamlarda, cirolarda düşüş var.
Ahmet Çelebi (Destek Yayınları)
Geçen seneye göre katılım daha düşük. Giriş ücretlerinin fazla olmasından kaynaklanıyor sanırım. Bakalım, okurlardan bu konuda şikayetler geliyor. Biz yüz yüze görüştüğümüz için onların şikayetlerini iyi biliyoruz. Top TÜYAP’ta diyebilirim. Cumartesi günü katılım oldukça düşüktü, pazar ise bir nebze iyiydi. Bu hafta sonu biraz daha canlı olmasını bekliyoruz.
İhsan Arslan (April Yayıncılık)
Bu yıl fuar çok iç açıcı değil. Katılım oldukça düşük. Sadece pazar günü bir nebze hareketliydi. Diğer günler ise beklentilerin oldukça altında kaldı. Katılımın düşük olmasında giriş ücretlerinin oldukça büyük bir etkisi var. Giriş ücreti, otopark ücreti derken iki üç kitap parası orada gitmiş oluyor. Aile olduğunda ise bu rakam daha da yukarıya çıkıyor.
Ümit Özger (Dipnot Yayınları)
Giriş ücretlerinin fuara katılımın düşmesinde illaki bir etkisi var ama tek başına bunu söylemek yetersiz olur. Çünkü yayınevlerinin buralarda yaptıkları indirimler internet sitelerinin indirimlerinin çok altında. Mesela okuru iten, yani fuara gelmekten caydıran sebeplerden en önemlisinin bu olduğunu sanıyorum. Ama şöyle bir şey var; bütün yayınevleri geçen yılla aynı ciroyu, aşağı yukarı yaptığını söylüyor. Bu şu anlama geliyor. Yeni bir sürü kitap çıkarıyorsunuz ve eski kitaplarınıza zam yapıyorsunuz. Böyle düşündüğünüzde önceki yılla mukayese ettiğinizde yüzde 10-15 büyümeniz gerekir. Ama bunun yerine aynı yerde sabit duruyorsanız, bu da yüzde 20 küçülme anlamına geliyor. Bu sadece giriş ücretleriyle ilgili değil bence, bu bir ekonomik kriz alameti.
Anıl Ilgaz (Epsilon Yayınları)
Fuarla ilgili sıkıntılarımız var. En başta küçük gibi gözükse de benim için çok büyük bir problem, giriş ücreti on lira alıyorlar ve kalabalık bir aile geldiğinde bu meblağ büyümüş oluyor. Arabasıyla gelmiş olan insanlar bir de otopark parası veriyor. Bunların hepsini hesaba kattığınızda insanların üç dört tane kitap alma haklarını ellerinden almış oluyor.
İkincisi ise maalesef sosyal medya ve internet üzerinden kitap satmaya karşı bir mücadele veriyoruz. Çünkü artık insanlar telefonlarını açıp, herhangi bir siteden kitabın kapağını ve fiyatını gösterip, “neden siz fuarda, kendiniz katılmanıza rağmen bu fiyatı sunamıyorsunuz” diye sitemde bulunuyorlar, haklılar da. İnternetten aldıklarında kredi kartına taksit gibi imkanları oluyor ve yüzde 40’a, 45’e hatta 50’ye varan indirimlerle aldıkları kitaplar kapısının önüne gelmiş oluyor. Önümüzdeki senelerde bu problem çok daha fazla büyüyecek. Çığ gibi büyüyecek. Bununla ilgili ne yapmak gerekiyor ben de bilmiyorum açıkçası. Bir şekilde birlik beraberlik olup bu sistemi çözmemiz gerekiyor.
Öğrenci katılımı bu sene az. Ben yaklaşık 25 senedir fuarcılık ile uğraşıyorum. Bu sene özellikle bütün yayınevleri adına konuşabilirim ki öğrencilerimizde bir sıkıntı var. Bunun nedeni, bir çok nedeni olabilir. Çoğunun haberi yok. Ailelerinden ceplerine destek almamış oluyorlar. Okulların veya bakanlığın bildirmemesinden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama çocukların burada sergi gezermiş gibi sanat eseri gezermiş gibi gelmelerinin hiç bir anlamı yok. Evet, kitaplarla buluşsunlar, dokunsunlar ama ticari anlamda da, söylemek istemiyorum ancak, bize de bir destekleri olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü buranın belli bir kirası var, personel gideri var. En önemlisi emek var. Bir emek veriyoruz ve bunun karşılığını da bir şekilde almaktan mutlu olmak isteriz açıkçası.
Emir Cansevgisi (Say Yayınları)
Geçen seneye göre satışlar biraz düştü. Bunun en büyük nedenlerinden biri zamlar. Öncelikle kitaplara gelen zamlar, sonrasında ise fuar giriş ücretlerinin yüksekliği. İnsanların ilgileri var ama bizim ülkemizde ihtiyaçlar sıralamasında en sona kitap düşüyor maalesef. Bizim de Avrupalılaşmamızın sebebi bu.
Öğrenciler sabahtan geliyorlar ancak üzerlerinde paraları olmayabiliyor. Okul yönetimlerinin çalışmalarında bir sıkıntı var, yayınevlerinde de var bazı şeyler. Bazı yayınevlerinin iskonto oranları düşük. Bizim iskonto oranlarımız yüzde 30 ancak, yüzde 20 olanlar var, yüzde 40 olanlar var. Bunun bir standarta bağlanması gerekiyor. Herkes internet satışlarından yakınıyor ama bunun sebebi şu, internette emek yok. Burada yedi yüz yayınevi, binlerce personel çalışmakta. Elbette bunun bir maliyeti olacaktır. Şu anda internet satışları ile burada fiyatlar kafa kafaya, herkesi bekliyoruz. Yalnız bırakmasınlar bizi.
Giriş ücretleri konusunda geçen hafta Eylül Fuarcılık’ta Ankara ATO’daydım. Giriş ücretleri bir lira. Burada bir rant var. TÜYAP bunu İstanbul’da yapıyor ama Ankara’da yapamıyor. TÜYAP bu işi en iyi İstanbul’da yapıyor. Aile ile geldiğinde kafadan yüz lira gitmiş oluyor. Giriş on lira diyoruz ama on lira ucuz değil, bu fiyatlara kitaplar satın alınabiliyor. Belki burada temizlik, güvenlik gibi giderlerden dolayı bir miktar alınması gerekiyordur ama bu farklı. Yaparsın iki-üç lira ama böyle ticarethaneye dönüyor.
Ercan Şehitoğlu (Pena Yayınları)
Fuara ilgi geçen yıla nazaran biraz daha düşük. Genelde öğrenciler geliyor. Veliler geldiğinde de zaten fiyatlara öncelikle bakıyorlar, içeriğinden niteliğinden ziyade. Girişlerin ücretli olması fuara katılımı, popülaritesini düşürüyor tabii ki. Ücreti düşük olsa ve yahut da ücretsiz olsa bizim için daha iyi olacağını düşünüyorum.
Geçen yıla göre denk bir durumdayız diyebilirim. Ne kar ne zarar durumundayız. Geçen yıl daha canlı geçmişti, bu yıl daha durağan.
Uğur Şükür (Varlık Yayınları)
Bu sene kitap fuarı önceki yıllara nazaran daha az yoğunlukta geçiyor. Bunun nedeni de fuarın geçen seneye göre bir hafta öne çekilmesi. Şu anda sınav haftası olduğundan dolayı çoğu okul gelemiyor. Eksikliğin bundan kaynaklandığını düşünüyorum. Giriş ücretleri konusuna gelirsek ise insanlar kitap almaya geliyor. Dolayısıyla bir de giriş ücreti vermek istemiyor ülke şartlarını göze alırsak. Bunlar üst üste geldiği zaman durumu görüyorsunuz. Şu an çok kötü durumdayız yani. Çok az kişi var, satışlar çok düşük, herkes kan ağlıyor. Bakalım ne olacak.
Halil Özdemir (İmge Kitabevi)
Fuara katılım geçen yıla oranla düşük. Bu yoğunluğun en fazlasını pazar günü gördük. Cumartesinin daha yoğun olması gerekirdi. Satışlar düşük, fiyatlar yüksek geliyor okuyuculara, giriş ücretli. Bu sene bir zayıflık var ama umarım ileriki günlerde bu sorunlar çözülür.
Bu sene verdiğimiz emeğin karşılığını alamayacağız sanırım. Sürekli mücadele vermek zorunda kalıyoruz. Okurla bire bir bağlantı kurmak gerekiyor. Gençler farklı şeylerle ilgileniyor. Sürekli ellerinde telefonla geziyorlar, kitaplara bakan, ilgilenen pek kimse yok. Fotoğraf çekiyorlar bol bol, onun dışında bir şey yok.
“Eşitsizlik var, harcadığımız emeğin karşılığını alamıyoruz”