Selda Uygur’un Babalar ve Kızları ile B. Suat Çağlayan’ın Hipokrat’ın Romanı romanları Bilgi Yayınevi’nden kitabevlerinin raflarında yerini aldı.
Hipokrat’ın Romanı
“…Siz, Hekimlik Tanrısı Asklepios’un sülalesinden geliyorsunuz, değerli Hipokrat!” dedi Hekim Eurifon. “Oysa ben halk hekimiyim ve bana yoksullar geliyor; çaresiz ve parasız insanlar!”
Hipokrat, Eurifon’u dinlerken onun yoksulluk felsefesi yaptığını düşünüyordu.
“Değerli meslektaşım Hekim Eurifon,” dedi, biraz üstten bakarak. “Hekimlik bir sanattır ve hiçbir sanatçı sanatını karşılıksız yapmaz!”
Hipokrat’ın kibirli tavrı, Eurifon’u kızdırmıştı.
“Bak meslektaşım!” dedi sert bir sesle. “Hekimlik hizmetini paraya çevirmek için onun bir sanat olduğunu söylüyorsan, ben orada yokum!”
Tıbbiyeli Hikmet kitabının yazarı B. Suat Çağlayan bu kez Antik Çağ yıllarına uzanıyor, “tıbbın babası” olarak bilinen Hipokrat’ın hayatını ve düşüncelerini akıcı bir roman kurgusuyla buluşturuyor. Böylece Hipokrat’ın hekimlik serüveni, dönemindeki diğer hekimlerle ve düşünürlerle yaptığı tartışmalar, hekim andını yazma süreci, o yıllardaki tedavi yöntemleri, kadınların hekimliğe kabul edilme mücadelesi gibi konular tarihi ve bilimsel çalışmaların ötesinde edebi bir anlatıyla okurlara ulaşıyor.
Babalar ve Kızları
Belki aradığın soruların cevabı şimdi anlatacaklarımda gizlidir.”
“Kadın olmanın ilk kuralı güçlenmek, hak etmek, hak ederek aldığını da hak edenle paylaşmakmış. Günü gelir gerçekten tüm ruhuyla seni dinleyen biri olur; işte o zaman anlat. Denizin ufukla buluşup kızıllaştığı yaz günlerini bekle ama.”
Babalar ve Kızları; delirmenin eşiğinde bir baba, izini sürdüğü bir dede, sığınma ve kaçış arzularını perçinleyen bir aile, yemek kokuları, deniz gezintileri, çocuk sesleriyle capcanlı bir 80’li yıllar mahallesinde büyüyen; baba, delirme, aşk ve koku sarmalında kadınlığını keşfetmeye çalışan bir kahramanın romanı. Bir taraftan aradığı aşkı bulduğunda belirsiz, hüzünlü hatıralarını unutacağına inanan, diğer taraftan “arayış”ın kendisini kaybetmekten korkan bir kadının dedesiyle kesişen hayatına tanık oluyoruz.
Selda Uygur, 2020 Turgut Özakman İlk Roman Yarışması birincilik ödülünü kazandığı romanında gerçeküstü ama hiç de uzak hissetmediğimiz bir dünyadan sesleniyor.