Özgen Aydos
Twitter: @ozgenaydos
Ercan Kesal’le ilgili onun hiç dahil olmadığı iki anım var. Birincisi; o dönem çalıştığım programa konuk olarak Ercan Kesal’i çağırsak mı diye düşündüğümüzde, ‘’Ben arayamam, konuşamam çok heyecanlanırım’’ demiştim. Bir de bir memur çocuğu olarak karşılaştığım memur çocuklarına daha önce nerelerde yaşadığını sormak gibi bir huyum vardır. Geçen biri bu soruma ‘’Avanos’’ dediği anda ‘’Aaa bilmez miyim Avanos’’ dedim. Avanos’u hiç görmemiştim ama Peri Gazozu’nu da, Cin Aynası’nı da okumuştum. Ercan Kesal Avanoslu’ydu sonuçta.
Benim için samimiyetini hiç kaybetmemiş biri Ercan Kesal. İzleyenler rahatlıkla hatırlar ki, Bir Zamanlar Anadolu filminde oynadığı muhtar karakterini Ercan Kesal’i hiç bilmesek rahatlıkla oranın gerçek muhtarı zannedebilirdik. Yazarken de, oynarken de öyle sahici bir etki bırakıyor insanların üzerinde. Tam da bu nedenlerden dolayı adı bir konuşma içinde geçtiğinde ‘’Ben Ercan Kesal’i çok severim’’ ya derim her defasında. Ama Aslında’yı okuduktan sonra anladım aslında onun ortaya çıkardıklarını sevdiğimi. Aslında’yı okuduktan sonra yani tam da şimdi söyleyebilirim; Ben Ercan Kesal’i çok seviyorum.
Kitabın siparişini verirken ne tanıtım bültenini okudum ne de hakkında yazılanları. Açıkçası ben ‘’Peri Gazozu’’ kıvamında bir kitap bekliyordum. Ama tam anlamıyla bir sürpriz oldu. Aslında Ercan Kesal’in 2013-2017 yılları arasında gazetecilere, öğrencilere, edebiyatçılara, sinemacılara verdiği röportajlardan oluşuyor. Yani Kesal tam anlamıyla okuyucularıyla konuşuyor.
Sayfalar ilerledikçe anlıyorsunuz Kesal sözünü sakınmayan bir insan. Ne düşünüyorsa söyleyenlerden değil, ne düşünüyorsa nasıl daha içten anlatabilirim diyenlerden. Bu kitap sayesinde öğreniyorum çocuğuna olan düşkünlüğünü, eşinin hayattaki en iyi yoldaşı olduğunu, babasına hayranlığını… Hastanesini açtıktan sonra 45 muhtara teker teker mektup yazıp, mahallenizdeki yoksulları bana gönderin ücretsiz tedavi edeceğim dediğini… Berkin Elvan’ın babasının diyabet olduğunu ve Kesal’in onun doktoru olduğunu… Bazen setteki kıyafetleriyle koşarak hastaneye gidip yapması gereken işleri yaptıktan sonra sete dönüşünü… Cannes’ta Bir Zamanlar Anadolu’da izlenirken oradakilere Allı Turnam dinletmiş olmanın kendisine verdiği keyfi…
Samimiyete ve belleğe ne kadar önem verdiğini. Çok az uyuduğunu, klarnet de çalmak istediğini, aslında her şey olabildiğini ve hala bu kadar mütevazi kalabildiğini…
Bu kitabı geçirdiğimde hiç tanımadığım biri hakkında yanılmamış olmanın sevincini duydum bir de acaba ben de kalkıp bozkırlara mı gitsem isteğini…
Herkese tavsiye edemem elbette ama Kesal’i sevenler ve tanımak isteyen herkes okumalı ‘’Aslında’’ yı…