Bosna’da yaşananlar hala hafızalarda…
Ortaya çıkışından bu yana doğayla, diğer canlılarla ve kendiyle mücadele eden insan, hala var. Hiç eksilmeden, yok olma tehlikesi yaşamadan var. Çünkü insan uyum sağlar. Her şeye… Tıpkı savaşlara uyum sağladığı gibi.
Hırvat yazar Milenko Yergoviç’in kaleme aldığı Saraybosna Marlborosu insanın bu yönünü bizlere gösteren ustaca örneklerden biri. Özge Deniz tarafından Türkçe’ye çevrilen ve Kutu Yayınları’ndan okurlarla buluşan Saraybosna Marlborosu, Bosna’da savaş sürerken hayatlarına bu zor koşullar altında devam etmek zorunda kalan insanların öykülerini anlatıyor. World Literature Today tarafından dünyaya ilham veren 25 kitaptan biri olarak gösterilen bu öykü kitabı bir yanıyla savaşı gözler önüne sererken, diğer yanıyla insanın uyum konusundaki ustalığını gösteriyor.
Bosna’da savaş üç yıldan fazla sürdü ve bu sürede 100 binin üzerinde insan hayatını kaybetti, 2 milyon kadar insan ise vatanını terketmek zorunda kaldı. Bu insanlık dışı tablo içinde Yergoviç öyle hikayeler kaleme aldı ki, ona hayran kalmamak elde değil.
Ortada böyle bir savaş varken Yergoviç, kentte kalarak insanları gözlemlemeye ve onların öykülerini anlatmaya devam etti ancak bunu yaparken insanların duygularını sömürmeye çalışmadı. Anlatılan hikayeler elbette bir yönüyle dramatik öyküler çünkü savaşın tam ortasında geçiyor. Diğer yönüyle ise çok insani, mizahi ve hayata dair öyküler.
Savaş döneminde aslında çiçek bakmaktan hiç de keyif almayan birinin kaktüs yetiştirmesi ve savaşın yıkıcılığından sadece kendini değil kaktüsü de koruma çalışmasının anlatıldığı “Kaktüs” adlı öykü insanda tarih kitaplarından daha fazla etki bırakıyor. Yine Tosbağa gibi öykülerde de aynı izleri görmek mümkün.
İşte bu, Yergoviç’in savaşı değil insanı temel almasından kaynaklanıyor. Tüm öykülerde savaşın sürdüğünü görüyorsunuz ancak neredeyse hiç bir öyküde bir okur olarak savaşı düşünmüyorsunuz. Orada düşündüğünüz sadece anlatılan insanın ne yaptığı. Aslında bu savaşın da ta kendisi. Çünkü savaşı o insanlar yaşadı.
Milenko Yergoviç gibi savaşları değil de insan hikayelerini samimi bir şekilde, sömürüden uzak anlatan yazarlar insanların gelecekte dünyayı daha iyi anlamalarını sağlayacak. Çünkü dinlediğimiz masallarla ve gerçeklerle büyüyoruz.
İnsanlara savaşı değil mücadeleyi anlatanlara saygıyla…