İlk öykü kitabı Dış Kapının Mandalı ile 2015 Yaşar Nabi Öykü Ödülü’nü alan Arzu Uçar, bu kez yeni öykü kitabı Bir Küçük Delilik ile karşımızda. Uçar on bir öykünün yer aldığı kitabında bu kez insanların küçük “delilik” anlarına götürüyor okurları.
Tüm gün evdesiniz. Günlerdir, haftalardır hatta aylardır o dört duvar ya da iki oda bir salon evinizde sıkışıp kaldınız. Her gün aynı şeyler, aynı işler, aynı yüzler… Sabah kalkıp kahvaltıyı hazırladınız, sonra etrafı toparladınız, akşam yemeği, çamaşır, bulaşık… İnsan delirmez de ne yapar? İlla ki delirir biraz.
Haydi diyelim ki evde sıkışıp kalmadınız da insanlara karıştınız. Bu delirmemek için bir sebep midir?
İşte insandan insana değişen o delirme anlarını Arzu Uçar bizlere anlatıyor. Bunun çeşitli hallerini, nerede nasıl delirdiğimizi. Öykülerde siz de kendi delirme anınızı bulabilirsiniz. Ben buldum mesela ancak bunu size söylemeyeceğim, bana kalsın o da.
Öyküler tek tip öyküler değil. Buradan da anlaşılmasın ki Uçar’ın yazısı değişken. Yok öyle. Ancak bir öyküde duygular o kadar yoğun ki aklınıza çevrede olanlar gelmiyor mesela. Bir başka öykü de ise neredeyse insanların yüzünü görüyorsunuz.
Her öyküde dram var ancak tek başına, yavan bir halde değil. Örneğin kitaba adını da veren ilk öykü Bir Küçük Delilik beni duygulandırmıştı. Diğer yandan Vatan Haini öyküsünde ise oldukça eğlenmiştim. Ancak iki öykü için de sadece böyledir demek yanlış olacaktır. Her ikisinde de farklı tatları birlikte sunmayı başarmış yazar.
Eğer biraz öyküye ihtiyacınız varsa Bir Küçük Delilik ihtiyacınızı fazlasıyla karşılayacaktır. Hem sadece doksan bir sayfa. Kitabı kapattığınızda iyi ki okumuşum diyeceğiniz türden öyküleriyle…
“Hanfendii!” diye avazı çıktığı kadar bağırıyor biri aşağıdan. Camdan kafasını uzatmış, kadına bakıyor. Yüzüne siper ettiği eliyle rüzgardan ve yağmurdan korunmaya çalışıyor. Tanımlayamadığı, tehlikeli ve tiksinti verici bir şeye bakarmış gibi ekşitti yüzünü. “Hanfendi, bir saattir bağırıyorum, duymuyor musunuz?”
Kadın panikliyor. “Ne oldu?” “Ne oldusu var mı canım? Siz mi düşürdünüz bu çarşafı?” İşaret ettiği yere bakıyor kadın. “Bizim çamaşır deline dolanmış, sallanıyor bayrak gibi.” Özgürlüğünü ilan etmiş bir kahraman duruşuyla, asil pozlarla sallanan çarşafa bakıyor bir an. Gerçekten de bayrak gibi; ne güzel tanımladı.