Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın Leylan adlı ilk romanı, 22 Ocak’ta Dipnot Yayınları’ndan okurlarla buluşacak.
İlk olarak Seher, ardından ise Devran adlı iki öykü kitabı ile okurların karşısına çıkan Demirtaş, romanını eşi Başak Demirtaş ve çocuklarına ithaf etti: “Başak’a ve onun buğdaylarına: Delal’e, Dılda’ya…”
Kitabın arka kapağında şu ifadeler yer alıyor:
“Bu hayatta her şeyiyle güvenebildiğiniz en az bir kişi olmalı. Yoksa kendinizi hep yalnız hissedersiniz. İnsanların çoğu yalnızdır o yüzden, yapayalnız. Yaşananlar kelepir bir hayatın ikinci el versiyonu gibidir. Yaptığınız hiçbir şey size ait değildir, benliğinize, özünüze. Hayatınız, tümüyle güvensiz bir ortamın mecburen size yaptırdıklarından ibarettir.
“Saf çocukluk halinizden geriye yüzünüzde ‘memur gülüşü’, dudaklarınızda ‘gammaz öpüşü’ kalır. Öptüğünüz yer kirlenir, güldüğünüz zaman herkes incinir. Elinizde etrafı yeşil dantelli beyaz bir mendil de yoksa temizleyemezsiniz hiçbir yerinizi.
“Ben Serap’ı böyle sevdim, en saf halimle, uzaktan.”
Yaşadığımız bu nefes aldırmayan, “tuhaf” dönemin Diyarbakır’da başlayıp İstanbul’a, oradan Zürih’e uzanan ve Nusaybin’de sonlanan hikâyesi…
Muktedirlerin kirli sırıtışlarına inat, hülyasının, serabının üzerine titreyen, acısını içinde koyultsa da yalan ve şiddet üzerine kurulu “zulüm makinesini” sabırla, mizahla, yoldaşça dayanışmayla, zekayla maskara eden insanlar: Kudret, Bedirhan, Sema, Mutlu, Zeliha ve sonrasında Celal. Hayatı “büyük insanlık”a zehretmeye yeminli o “makinenin” katı/soğuk gerçekliğine bir an olsun gevşemeyen bir varoluş mücadelesiyle, bilgece bir meydan okuyuşla göğüs geren karakterler…”
Demirtaş’ın ilk kitabı Seher, kısa sürede çok satanlar listesine girdi ve 14 dile çevrildi. Seher, Medicis Edebiyat Ödülleri’ne aday gösterilirken, eserin İngilizce tercümesi ise Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN International) tarafından 2018 yılında çeviri ödülünü aldı. Demirtaş’ın ilk kitabı Fransa’da Montluc Direniş ve Özgürlük Ödülü’ne layık görüldü.