Amerika adında bir kıtanın ‘keşfedilmesi’ dünyayı değiştirdi. Her anlamda. Bu keşif sadece politik dengeleri değiştirmedi, aynı zamanda kültürel değişimlere de neden oldu. Sanırım bunların başında da tütün geliyor. İnsanlara ilham veren, tetikleyen, devrimleri başlatan ve bitiren tütün. Böyle bahsedince sanki ilahi bir şeyden bahsediyormuş hissi yaratıyor insanda.
Az önce Şişli’de bir kahve dükkanına oturdum, bir fincan filtre kahve istedim ve hemen sonra sigaramı yaktım. Az bir zaman önce yine sigara içiyordum. Muhtemelen bu yazıyı tamamlayana kadar birkaç sigara daha içmiş olacağım. Aynı anda belki de milyonlarca insan sigara içiyor olacak. Hayır, sigarayı övmüyorum ya da konu benim ne kadar sigara tükettiğimle ilgili de değil. Merak etmeyin; sigara yasaklarından ya da onun gibi sıkıcı şeylerden de bahsetmeyeceğim.
Hintliler bir bitkiyi emiyor
Hindistan’ı bulmak için yola çıkan ve Amerika’yı keşfeden Kristof Colomb ve ekibi orada yerli halkı incelerken tütün ile tanıştı. Yerliler bir bitkiyi çeşitli şekillerde “emerek” tüketiyordu. Evet, emerek. Çünkü Avrupalılar için sigara içmek fiilinin bir karşılığı yoktu ancak o, havaya savrulan kıvırcık dumanlar göze hoş geliyordu, insanı içine çekiyordu. İnsanın en iyi ve kötü özelliği merak sanırım. Bu meraklı tayfa o bitkiyi denemeye ve zamanla tıpkı onlar gibi tüketmeye başladı.
Colomb ve ekibi Avrupa’ya döndüğünde sadece yeni kıtaya dair bilgileri değil, tütünü ve bu bitkinin tüketilme şekillerine dair bilgileri de yanlarında götürdüler ve bugün milyonlarca insanın tükettiği tütün bitkisi denizciler arasında hızla yayılmaya başladı. Denizcilerden tüccarlara, oradan soylulara ve sonunda garibanlara. Herkes tütün için yanıp tutuşuyordu. Her sınıftan kadın ve erkek tütünün cazibesine kapılmıştı.
Avamlar, soyluların içtiği tütüne ortak çıkınca işler değişti. – Çünkü her zaman öyle olur! – Madem siz cigarillo içiyorsunuz, o zaman biz pipo içiyoruz dediler. Değerli taşlardan yapılma pipolar, pahalı ve süslü enfiye kutuları ortaya çıkmaya başladı. Yani tütün bir yandan yaygınlaşırken diğer yandan tüketim biçimleri farklılaşıyordu. Bu arada tüm bunlar Amerikalı yerlilerin zaten kullandığı yöntemlerdi.
Söndür onu! Yasak.
Herkes tütünü sevmişti demedim, değil mi? Çünkü sevmemişti. Tıpkı bugünlerdeki gibi. Farklı zamanlarda farklı topraklarda bazı insanlar tütünü hiç sevmedi. Bu insanlardan yönetici konumunda olanlar ise pektütün içmeyi yasakladı ve bu yasağa uyulması için caydırıcı cezalar belirledi. Sokaklarda, kafelerde, restoranlarda tütün içmek yasaklandı. Ancak yasakların da bir bedeli vardır ve bu bedel zamanı geldiğinde bir şekilde ödenir.
Çalışırken öğrenmek
Artık tüm Avrupa’da tütün çok popülerdir ve haliyle bu talebi karşılayacak işçilere de ihtiyaç vardır. Bütün gün tütünle uğraşan, saran, içime hazır hale getiren işçiler… Bu işçiler sadece tütüne bakmaktan sıkıldılar sanırım. Bir işle uğraşırken bir yandan müzik dinlediğinizi düşünün mesela. Sevdiğiniz müzikler eşliğinde daha keyifli çalışmaz mıydınız ya da sesli kitap dinlerken. Evet o yıllarda henüz günümüzdeki teknolojiler yoktu ancak işçiler her zaman değişimlerin temelini atar. Tütün saran işçiler çalışırken, bir görevli onlara, onların istediği kitapları okumaya başladı. İşçilerin istediği kitaplar… Ne kadar tehlikeli değil mi? Bilinçli işçiler.
Devrim!
İşçiler, özellikle de tütün işçileri örgütlenme konusunda öncü oldular çünkü onlar sürekli öğreniyordu. Çalışırken bile öğrenen insanlardan korkun, onlar sistemleri değiştirir. Bir de elinde puro ile dolaşan insanlar devrim yapabilir, haberiniz olsun. Mesela Zino Davidoff’a hiç bir zaman puro ücreti ödemeyen, veresiye defteri kabaran Vladimir Ulyanov. O kemikli yüzlü, parlak gözlü adam çok düşünüyordu mesela. Sadece Lenin mi? Che Guevara pipodan puroya geçtiğinde Küba Devrimi’ne katkılarını düşünün. Ve devrimin önderi Fidel Castro’yu.
Elinde sigara tutan adamlar da devrim yaparlar bu arada, demedi demeyin.
Mustafa Kemal’i hatırlayın mesela.
Artık meydan sigaranın
Tütün içme şekilleri değişiyor. Bu kez gerçekten değişim oluyor. Önce tütünü tütüne sarmaktan kağıda, ardından özel tütün kağıtlarına sarmaya başladı insanlar. En sonunda ise bugünki sigaralar ortaya çıktı. Tamam, belki ilk zamanlarda paketlerde değildi, filtreleri yoktu falan ama bildiğimiz sigaraydı.
Bir puro daha?
Bugün tütün konusunda çok fazla bilgiye sahibiz. En azından zararını biliyoruz. Televizyonlarda “Tütünü acilen bırakman lazım” diyen insanları görüyoruz. Ancak geçmişte olduğu gibi bugün de pek çok sanatçı, yazar, müzisyen tütün tüketmeden çalışamadığını söylüyor. En azından Detlef Bluhm öyle anlatıyor “Tütün” adlı kitabında.