Bilge Mıhcı Şenel
Twitter: @MIHCIBilge
1500’lü yılların İngiltere’sinde gözlerini dünyaya açan William dünyaca ünlü bir yazar olmazdan evvel Snitterfield’lı olan belediye meclisi üyesi ve başarılı bir deri eşya tüccarı John Shakespeare ve varlıklı toprak sahibi bir çiftçinin kızı Mary Arden’ın oğluydu. Oldukça varlıklı bir ailede büyüdü. Yoğun Latince eğitimi de alan William, 18 yaşında Anne Hathaway ile evlendi.
William Shakespeare’ın ne zaman yazmaya başladığı tam olarak bilinememekteydi ancak 1592 yılında Londra’da bir oyununun sergilendiği belirtiliyor.
Dönemin oyun yazarı Robert Greene’nin dikkatini olumsuz yönde çeken William, Greene’nin Groats-Worth of Wit isimli eserinde ‘Sonradan görme bir Karga var, bizim tüylerimizle güzelleşmiş, bir oyuncunun derisine bürünmüş kaplanın kalbi ile, kendisinin bile uyaksız bir şiirde söz sanatını en iyi şekilde yapabildiğini zannediyor: Ve salt bir Johannes factotum olarak, bir ülkedeki tek Shake-scene olmanın kibirindedir.’ sözlerinin hedefi olduktan sonra ülkede tanınmaya başladı. Öyle ki Greene’nin bu sözleri Shakespeare’in tarih sahnesine adını altın harflerle yazdırmasına neden olacak kariyerinin başlangıcı da oldu. Belki de Greene bu sözleri yazmasaydı tarih Shakespeare gibi bir yeteneği görmezden gelebilirdi…
19’uncu yüzyılda adından ciddi şekilde bahsettirmeye başlayan William’ın dehası özellikle romantik akım üstadları tarafından fazlasıyla beğenildi. Öyle ki günümüzde bile oyunları popülerliğinden bir şey kaybetmedi. Buraya kadar eşsiz bir yazarın ‘romantik’ hayat hikayesinin küçük bir özetini okudunuz.
Romantik Shakespeare, Tefeci William
Shakespeare’in hayatında ölümünden yıllar sonra ortaya çıkan pek de romantik olmayan gerçeği 2010 yılında Robert Schnakenberg Büyük Yazarların Gizli Hayatları isimli kitabında kaleme aldı. Dönemin en büyük tüccarının oğlu aslında sanılan gibi bir dehadan daha fazlasıydı… Sade ticaret değil aynı zamanda tefecilikle uğraşan ilginç bir karakter olarak karşımıza çıkan Shakespeare kıtlık döneminde tahıl ticareti ve vergi kaçakçılığı gibi işlerle de meşguldü. Schnakenberg’in kitabı Edebiyat dünyasında ciddi tartışmalara yol açsa ki yazarın bu iddiaları yenilir yutulur cinsten değil. Öyle ki Schnaberg kitabında İngiltere’nin bir edebiyat dehası yaratmak uğruna Shakespeare’in ‘ticari’ özelliklerini tarihin tozlu sayfalarından sildirdiğini de iddia ediyor.
Bu iddialar doğru mudur bilinmez ancak Shakespeare aynı günümüz ‘erken tatil’ avantajları ya da havalimanlarında uygulanan sistem gibi bir sistemin de mimarı. Şöyle ki; Shakespeare oyun gününe kadar tiyatro biletlerinin satıldığı kutuları tiyatronun dışında tutar o gün geldiğinde ise kutuları bir odaya toplatırmış. Tiyatro sahnesine giden yola kurduğu bir odaya ise yiyecek ve içecekleri koyar izleyicinin yiyecek de almasını sağlarmış. Bilet parasını (pahalı da olsa) günler öncesinden ödeyen izleyiciler o gün oyuna para vermediğinden aldıkları yiyeceğin ücretini hesaplamaya gerek duymazlarmış. Yani bir nevi bedava tiyatro oyunu izlediğini düşünen izleyici için iki parça yiyeceğin ücretinin lafı olmuyormuş. Bu sistemle tam anlamıyla ‘kazan kazan’ planlayan Shakespeare’in ticari zekası, hakkındaki tefeci iddialarını kanıtlar nitelikte olsa da tarih boyunca netlik kazanmayacak bir gizem olarak yerini koruyacak…