Özgen Aydos
Twitter: @ozgenaydos
Makbule Cengiz’i ilk olarak Gezi Parkı eylemleri sırasında tanıdık. Halk TV’de biber gazı altında, kesintisiz olarak saatlerce yayın yaptı. Sonra birdenbire işsiz bir gazeteci oldu. Halk TV’de yaşadıklarını daha fazla içinde taşıyamadı, “Üzgünüm Yazmak Zorundaydım” dedi ve medyanın kirli yüzünü kitap haline getirdi. Cengiz şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı nehir söyleşiyle karşımızda. Kitabın adı, “Umut Hep Var.” Cengiz, kitabın tanıtım gününde yaptığı konuşmada şöyle bir cümle kurdu; “İçeriden ve dışarıdan tüm engellemelere rağmen bu kitap çıktı. Ve ne mutlu ki bana Kemal Kılıçdaroğlu 28 yaşında genç bir gazeteciye konuşmayı tercih etti.”
Umut Hep Var, büyük emekler sonucu ortaya çıkmış bir kitap. Hem Kılıçdaroğlu hem Cengiz açısından. Uzun saatler harcandı, uzun uzun konuşuldu, Kılıçdaroğlu Cengiz’in sorularına içtenlikle ve sansürsüz yanıt verdi. Yaşadığımız coğrafyada bir siyasinin böyle davranması şüphesiz ki şaşırtıcı. Kitap 9 bölümden oluşuyor. Ben en çok Kılıçdaroğlu’nun çocukluğunu ve ailesini okumaktan keyif aldım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iddialarına yanıt
Kılıçdaroğlu’nun babası memur, 7 kardeşler. Oldukça da yoksullar. Kardeşler arasında en çalışkan Kılıçdaroğlu. Üniversiteye tek giden de çünkü babanın aynı anda iki çocuğunu üniversiteye gönderecek parası yok. Kılıçdaroğlu bunun bilincinde; hep çok iyi bir öğrenci, uyumlu bir insan. Sonrasında bürokratlık yılları başlıyor. Ve bakın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelik “SSK’yı batırdı” iddialarına şöyle yanıt veriyor:
“Sosyal Sigortalar Kurumu’na genel müdür olduğumda önce kurumun tarihine baktım, kurum hakkında yazılan raporlara baktım. Aktüeryal açıdan sağlıklı bir kurum değildi. Kurumun sorun yarattığını ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini ilk kez altını özenle çiziyorum ilk kez dile getiren genel müdürlerden biriyim. Kurum finansman açığını 1971’de veriyor. 1971’de ben üniversite son sınıf öğrencisiyim ve hesap uzmanlığı sınavlarına yeni giriyorum.”
Adalet Yürüyüşü
2017’nin Türkiye’sinde Gandhi’nin büyük Tuz Yürüyüşü’ne benzetilen bir yürüyüş gerçekleşti. Ana muhalefet partisinin 70 yaşındaki genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “adalet” dedi ve Ankara’dan İstanbul’a kadar yürüdü. Yola çıktıklarında bir avuç insanlardı, İstanbul Maltepe’ye ulaştıklarında ise milyonlar… Peki bu karar nasıl alınmıştı? Kılıçdaroğlu bu sorunun cevabını Cengiz’e şöyle verdi: Gazetecilerin hapse atılması, milletvekillerinin tutuklanması, hocaların üniversitelerden atılması… Berberoğlu’nun tutuklanması… Bütün bunlar üst üste gelince bir şeyler yapmamız gerektiği konusunda görüş birliğine vardık. Eve gittiğimde eşim bavulumu hazırlamıştı.
Kılıçdaroğlu 25 günlük yürüyüşte 4 ayakkabı ve 100 gömlek değiştirmiş. Doktorlar, hep aynı tempoda yürümesini salık verdikleri için kendisine yetişemeyen destekçilere “teşekkür edip” tempolu yürüyüşüne devam etmiş.
“Eşim beni eleştirir”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü’nün devam ettiği sırada katıldıkları televizyon programında, “Bu yürüyüş için geç bile kalındı” diyerek eşini eleştirmişti. Bir kadın olarak bu durum çok hoşuma gitmişti. Kitapta Selvi Kılıçdaroğlu’nun sık sık eşini eleştirdiği de yazıyor. Mesela Kılıçdaroğlu’nun “adam” kelimesini kullanmasından hoşlanmıyor, bu söylemini cinsiyetçi buluyormuş.
Kitapta benim öne çıkardıklarımdan çok daha fazlası var. Kitaba adını veren cümle de Kılıçdaroğlu’na ait. Seversin, sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezseniz fakat Kemal Kılıçdaroğlu ile yapılan en kapsamlı röportajlar bu kitapta. Bir ilk olduğu için bence epeyce de kıymetli.