Ülkemizdeki tüm toplumsal ve siyasal kesimlerin birleştikleri nadir
konulardan belki de ilk sırada geleni, eğitim sisteminin oldukça sorunlu
olduğunun kabulüdür. Çünkü ülkedeki tüm zenginler ve yoksullar, dindarlar
ve sekülerler bu gerçeği yıllardır yaşayarak görüyorlar, “eğitimde çöküşü”
çocukları üzerinden bizzat deneyimliyorlar. Göreceli varsıl kesimlerin
çocukları da özel okullarda aynı niteliksiz müfredat çerçevesinde eğitim
alıyorlar ve aynı merkezi sınavlara giriyorlar.
Eğitimde yol gösterici olarak aklın ve bilimin değil de inancın ana eksen olarak
kabul edilmesinin sonuçlarını yaşadığımız bu günlere nasıl geldik? Çok partili
siyasal sisteme geçildikten sonra ve özellikle son yıllarda eğitim sistemimiz
kademeli olarak nasıl yeniden dizayn edildi? Yeniden laik ve bilimsel eğitime
dönmek, bu karanlık tablodan çıkmak mümkün mü?
Yusuf Fidan’ın yazdığı, önsözünü gazeteci-yazar Ayşenur Arslan’ın kaleme
aldığı Eğitimde Çöküş tüm bu soruları ve çok daha fazlasını soruyor. Yazar
içinde bulunduğumuz durumu, eğitim sisteminin buralara nerelerden
geldiğini ve bu yaşananların gerçek sebeplerini tahlil edebilmemiz için yakın
siyasal tarihimizden çıkarak günümüze uzanan süreci akıcı bir dille önümüze
seriyor.
İnanç eksenli ve piyasacı eğitim anlayışına ışık tutan Eğitimde Çöküş Destek
Yayınları’ndan çıktı.
Arka kapaktan
Türk eğitim sistemi laik ve bilimsel kimliğine 1924’te kabul edilen Tevhid-i
Tedrisat düzenlemesi ile kavuşmuştu. 1950’lerden itibaren laik eğitimden
uzaklaşma çabaları başladı. 2000’li yıllara kadar çeşitli iniş ve çıkışlarla
hırpalanan ve toparlanan laik eğitim sistemine son ve en ağır darbe 2012
yılında çıkartılan 4+4+4 eğitim yasası ile vuruldu. İnanç eksenli ve piyasacı
eğitim anlayışı, sistemin çöküşünü beraberinde getirdi:
• İmam-hatiplerin orta kısımlarının açılması ve türbanın ilköğretime kadar
inmesi
• Sözde “seçmeli” din dersleri ile tüm okulların imam-hatipleştirilmesi
• 5 yaşını yeni bitiren çocukların okula ve çok erken yaşta din eğitimine
başlatılması
• Evrim teorisinin derslerden çıkartılması ve bilim yerine inancın tüm
derslerin içine yedirilmesi
• Dini vakıf ve cemaatlerin yapılan protokollerle tüm okullara sokulması ve
benzer uygulamaların önünde artık hiçbir engel kalmıyordu.
Daha önce EVRİM VE BİTMEYEN KAPIŞMA-TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDE
EVRİM isimli kitabı yayımlanmış olan yazarımızın bu ikinci kitabı.
Elinizdeki kitapta Türk eğitim sisteminin yüz yıllık çalkantılı hikâyesi ve son
gelinen durum kolay okunan akıcı bir dille ele alınıyor.
Yusuf Fidan hakkında
1965 yılında Kırşehir’de doğdu, ilköğrenimini bu şehirde tamamladıktan sonra
Polis Koleji ve Polis Akademisi lisans eğitimi ile Kamu Yönetimi yüksek lisans
eğitimini (TODAİE) Ankara’da tamamladı. Güvenlik bürokrasisinde yurdun
çeşitli yerlerinde orta ve üst düzey yönetici ve Polis Akademisi-Polis Meslek
Yüksek Okulu’nda öğretim görevlisi olarak çalıştı, 2016 yılında emekli oldu.
Çeşitli özel eğitim kurumlarında Kamu Yönetimi dersleri vermekte. 2018
yılında Siyah-Beyaz yayınlarından EVRİM VE BİTMEYEN KAPIŞMA-TÜRK
EĞİTİM SİSTEMİNDE EVRİM isimli ilk kitabı yayımlandı. Yurt gazetesi ve
toplumsal.com.tr haber sitesinde güncel-politik köşe yazıları yazmaktadır.
“Ülkemizde Polis İmajı ve Kimliği” başlıklı yüksek lisans tezi ve çeşitli
dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır.