Japon kültürü dünyanın geri kalanına ilginç gelmiştir her zaman. Doğal güzellikleri, inanç sistemleri, dövüş sporları ve çalışma disiplinleriyle bu coğrafyada yaşayan insanlar her zaman merak konusu olurlar. Bu nedenle pek çok insanın “Ölmeden Önce Görülmesi Gereken Yerler” listesinde ilk sıralarda yerini alır Japonya. Peki bir ülkeyi tanıyabilmek için bir uçak biletine ya da bir otel rezervasyonuna mu ihtiyacımız var mutlaka? Bu sorunun cevabı elbette hayır, bir ülkeyi tanımak için oraya seyahat etmeye, o ülkede günler geçirmeye ihtiyacımız yok. Hele de tanımak istediğiniz ülke uçakla yaklaşık on bir saat uzaklıktaysa.
Geçtiğimiz günlerde Japonya: Modern Bir İmparatorluğun Anatomisi adlı kitap Küsurat Yayınları tarafından yayımlandı. Kitabın yazarı Serdar Kölürbaşı, Myanmar’dan Yemen’e, Antarktika’dan Etiyopya’ya toplamda 133 ülkeyi gezmiş profesyonel bir tur rehberi. Defalarca tur düzenlediği Japonya’yı onun kaleminden okumak ise hayli keyifli. 48 bölümden oluşan kitap, Japon tarihinin Japon gözüyle incelenmesiyle başlıyor. Bir ülkenin siyasi tarihini okumak, çoğunlukla eşzamanlı okumalar yapmayı gerektirir. Serdar Kölürbaşı’nın kaleminden okurken ise buna hiç gerek duymuyorsunuz çünkü yazar, 1980’li yıllarda hemen herkesin bildiği Shogun dizisini tarih okumasının bir parçası haline getiriyor. Hem hangimiz hatırlamayız ki Anjin San’ı? Samurayları, ninjaları, rüzgârı dahi kestiğine inanılan katana kılıçları ile bir tarihin ne kadar zengin olabileceğine tanıklık ediyorsunuz, bunu yaparken de bazen gözleriniz doluyor. Örneğin, yazarın grubuna Hiroşima Barış Müzesi’ni gezdirirken yaşadığı deneyim size savaşın yıkıcılığını, hayatları tarumar edişini hatırlatmaya yetiyor. Hafızanın toplumlararası ilişkileri nasıl şekillendirdiğini hepimiz biliriz. Yazarın, Ertuğrul Fırkateyni ile bir geminin batıp bir dostluğun doğduğunu anlattığı bölümde iki toplumun da bu konuda ne kadar hoşgörülü olduğuna tanıklık ediyoruz.
Savaşlar, yönetim biçimleri, bu yönetim biçimlerinin doğurduğu toplumsal sınıfların yanı sıra kitapta Japon kültürüne dair pek çok bilgiye erişebiliyoruz. Japonlar, yemek kültüründen tuvalet ve banyo kültürüne kadar gündelik hayat pratikleriyle bizi oldukça şaşırtabiliyorlar. Oteller ve banyo kültürünün anlatıldığı bölümde ise şaşkınlığınız had safaya çıkıyor. Evet, tuvaletleri de hayatın diğer tüm alanine sirayet eden teknolojik gelişmelerden nasibini almış! Bir ülkeyi tanımak isterken kültürü, tarihinin yanı sıra doğal güzelliklerini görmek, şehirlerinde kaybolmak istemek çok muhtemel. Kölürbaşı, bir imparatorluğun anatomisini çıkarırken size Tokyo’dan Osaka’ya oradan Nara’ya ve Kyoto’ya uzun soluklu kısa süren bir tura çıkarıyor. Kitabı kapattığınızda ülkeye dair pek çok şeyi öğrenmiş ve hatta kısa bir Japonya turunu tamamlamış oluyorsunuz.
Az bilinen ya da bilinmeyenleriyle Japonya;
“Japonya’da her yıl ortalama yirmi yedi milyar tahta yemek çubuğu tüketilir.”
“Japonya’da her yıl irili ufaklı yaklaşık 1500 deprem olmaktadır.”
“Beş basamak ile dünyanın en kısa yürüyen merdiveni Kawasaki şehrindedir.”
“Japonya’da trenlerin yıllık gecikmesi ortalama on sekiz saniyedir.”