Hakan Özbek
Twitter: @gormoti
İtalyan yazar, ressam, doktor ve aktivist olan Carlo Levi’nin Türkiye’de en bilinen eseri İsa Bu Köye Uğramadı. Sabahattin Eyüboğlu tarafından çevirisi yapılan bu roman Helikopter Yayınevi tarafından okuyucuya sunuldu.
Akvitist yönüyle bilinen Levi, faşist hükümet tarafından yönetilen İtalya’da antifaşist hareketlere katıldığı gerekçesiyle defalarca tutuklandı ve sürgüne gönderildi. 1935 yılı Mayıs’ın İtalya’nın güneyinde yer alan Lucania bölgesine sürülen Carlo Levi, önce Grassano şehrinde kalırken, Eylül 1935’te ise Aliano köyüne sürüldü ve Kasım 1936’ya kadar burada kaldı.
İyi bir gözlemci olan Levi, burada sefalet içinde yaşayan köylüleri gördü. Bu süreçte kısıtlı imkanlarına rağmen parasız sağlık hizmeti veren Levi’nin bu faaliyetleri yerel yönetime takıldı. Doktorluk yapması yasaklanan Levi, bunun üzerine gizliden gizliye doktorluğunu sürdürdü ve Aliano’da bulunduğu süre boyunca insan ve manzara resimleri yaptı. Köylülerin gelenek ve göreneklerini, inançlarını araştıran Carlo Levi, burada gözlemlediklerinden yola çıkarak İsa Bu Köye Uğramadı (Cristo si è fermato a Eboli) adlı kitabını yazmaya başladı.
Faşist yönetim süresinde tutuklanan, sürgüne gönderilen, ülkesinden uzak kalan Carlo Levi, Benito Mussolini’nin tutuklanmasının ardından serbest bırakıldı ve bunun sonrasında kitabını tamamlama fırsatı buldu ve bu eser 1945’te yayınlandı.
Sürgün günlerinde özellikle Aliano köyünde gördüklerinden oldukça etkilenen Levi, 1975 yılında zatüreden hayatını kaybettiğinde vasiyeti üzerine İsa Bu Köye Uğramadı adlı kitabına ilham veren Aliano köyünün mezarlığına defnedildi.
Kitaptan
Italo Calvino ile Jean-Paul Sartre’ın Önsözleriyle
Carlo Levi’nin bu kitabını ilk okuduğumda çarpılmıştım. Italo Calvino da söylüyor ya, bence de doğru. İnsanları, hayvanları, bitkileri öylesine büyük bir aşkla tasvir ediyordu ki, sanki zamanın ötesinde bir şeyden, bir büyük hakikatten, bir büyük aşktan söz ediyordu. Bunu bir tek Yaşar Kemal’de gördüm ben: Kimyası yavaş yavaş bozulan, dönüşen, farklılaşan dünyada insanı insan yapan ve değişmese çok iyi olacak olan şeylerin olduğunu bunca güzel, bunca etkileyici, bunca müthiş nasıl anlatır insan? Şöyle düşünün, bir zamanlar bir dünya vardı ve o dünya güzeldi. O dünyaya birileri tanıklık etti ve o dünyayı biz artık ancak bu adamların aracılığıyla kavrayabiliyoruz. Dünyayla, doğayla ve insanla aşka benzer bir ilişki yaşayan ve aşkla yazan adamlar bunlar. Carlo Levi de bu büyük yazarlardan biri. Bence bu kitabı mutlaka okuyun. Kendinizi bulacaksınız.