Kurtuluş Güran, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kuruluşunun 100. yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM’nin gizli ve açık oturumlarında yaptığı konuşmaları bir araya getirdi. İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlanan bu kitapta Güran, bu konuşmaları sadeleştirilmiş ve bugün anlaşılamayan sözcüklerin yerine günümüz karşılıklarına kullanarak okurlara sundu. Biz de bu değerli çalışmaya imzasını atan Kurtuluş Güran ile bu kitap üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Öncelikle bu değerli eser için teşekkür ediyorum. TBMM’nin kuruluş yıldönümünde Atatürk’ün Meclis konuşmalarını kitaplaştırma fikri nasıl ortaya çıktı? Bu yılda okurla buluşması planlı mıydı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu aslında cumhuriyetimizin fiilen kuruluşu, millî devrimimizin miladıdır. Sanılanın aksine, önce kurtulup sonra kurulmadık, önce kurulduk sonra kurtulduk. Bu anlamda 23 Nisan 1920 gününün Türk tarihindeki yeri ve önemi büyüktür. 2020’ye, yani millî devrimimizin 100. yılına yaklaşırken, bir yayıncı olarak bu anlamlı günün coşkusuna Mustafa Kemal Atatürk’ün Meclis konuşmalarını bir araya getirek katılmayı görev bildik. Üç-dört yıllık bir hazırlık süreci sonunda Atatürk’ün Meclis konuşmalarını eksiksiz olarak ve günümüz diliyle kitaplaştırdık ve okurlara sunduk.
Oldukça detaylı ve herkesin anlayabileceği bir şekilde insanlara sunulması yönüyle de bana göre oldukça değerli bir çalışma olmuş. Peki bu eserin hazırlık süreci nasıl geçti?
Atatürk’ün gizli ve açık oturumlardaki Meclis konuşmaları zabıtlar ve dönemin gazeteleri taranarak bir araya getirildi. Kaynaklar arasındaki farklar dipnotlarda belirtildi. Günümüz okurunun rahatça okuyup anlayabilmesi için dili -dönemin havası ve söyleyiş özellikleri korunarak- sadeleştirildi.
Elbette hepimizin aklında ortak bir Atatürk algısı var ancak siz bunca çalışmanın ardından sizde yarattığı düşünceyi anlatabilir misiniz? Yahut düşündüğünüzden farklı bir yönünü gördünüz mü?
Yirmi dört yıllık yayıncıyım. Yayıncılık hayatımın neredeyse tamamı Cumhuriyet tarihiyle, hemen yarısından çoğu da Atatürk’le geçti. On üç yılda tamamlanan bir anıt eser olan Atatürk’ün Bütün Eserleri bunların başında gelir. Bütün bu çalışmaların sonucu olarak Atatürk’ü babamdan ziyade tanıdığımı söyleyebilirim. Bununla beraber her okuyuşumda yeniden keşfettiğimi, yeniden hayran olduğumu da belirtmeliyim. Atatürk’ü sevmek en kolay eylem. Fakat onu okudukça, öğrendikçe, anladıkça daha çok seviyorsunuz; her iyi ve güzel şeyde olduğu gibi.
Atatürk, 20. yüzyılın dünya tarihine yön vermiş birkaç devrimci liderinden biridir. Onun yazı ve konuşmalarını okumak Cumhuriyet tarihimizi ve günümüzü anlama çabasının bir gereğidir.
Atatürk üzerine çalışmalarınız devam edecek mi?
Dünya liderleri içinde hakkında en çok araştırma-inceleme yapılanın Atatürk olduğunu okumuştum. Atatürk çok yönlü, geniş ufuklu bir lider. Onun yazı ve konuşmalarından oluşan “Kürtler”, “Gençlik Üzerine” ve “Devrimcilik Üzerine” derlemelerim yayımlanmıştı. “Sanat Üzerine” derlemem yakında yayımlanacak. Üzerinde çalıştığım başka başlıklar da var. Bir de Atatürk’ün yakın çevresindeki kurmayların eserlerini yayıma hazırlamaktayım. Atatürk üzerine çalışmalar bitmez. Bizim görevimiz bizden sonrakilerin çalışmalarını üzerine inşa edecekleri sağlam temelleri atmak olmalı.
Bunun dışında salgın günlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler okuyor, izliyor, yapıyorsunuz?
Yukarıda bahsettiğim kitap projelerini yayıma hazırlamakla uğraşıyorum. Farklı olarak bu ara Hüseyin Rahmi Gürpınar eserlerini hem okuyor hem sadeleştiriyorum. Müziğe özel bir zaman ayırmıyorum, hep var çünkü. En ziyade Bach, sonra Mozart, Beethoven, Schubert, Schumann ve dahi bir dolu muhterem. Ben seviyorum, siz de dinleyiniz, seviniz.
Son olarak okurlarınıza bir mesajınız var mı?
Sağlıkla kalın, Atatürk’le kalın.