“Üçüncü Tekil Şahıs”, “Adresinde Bulunamadı”, “Üvey”, “”Béla / Osmanlı’da Bir Vampir” ve “Günah / Osmanlı’da Bir Vampir” adlı eserleriyle tanınan Mehmet Bilal Dede, yeni romanı “Unutmadan”da ülkenin karanlık günlerinde hayatları kesişen ve aynı karanlığın ayrı düşürdüğü iki “yoldaş”ın, Fırat ve Yılmaz’ın kırk yılı aşan ezberdışı yolculuğunu içten bir dille anlatıyor.
Unutmadan söylenmeye, unutmadan yazılmaya mahkûm bir hikâye…
“(…) Bak, ben bu hikâye hüzün ve kasvet dolu olsun istememiştim, ben sadece aşka hazırlıksız yakalanan bir delikanlıdan söz etmek, onun bir kıza, bir başka kızın da ona âşık oluşunun hikâyesini anlatmak istemiştim. Fakat akşam karanlığında anlatılan hikâyelerin hepsi yollarını şaşırıp hüznün sessiz patikasına girerler…” İthaki Yayınları’ndan çıkan, 200 sayfalık roman, açılış merhabasını Stefan Zweig’in “Alacakaranlık Hikâyesi” adlı kitabının yedinci hikâyesi olan “Karmaşık Duygular”ından bu alıntıyla veriyor ve dört mevsimden “ilkbahar”la kendi hikâyesine başlıyor…
“Meydanlar, kalabalıklar ve çalınan gençlik. Köprüden denize salınan oltalar ve izi sürülen geçmiş. Karanlık duvarlar, yırtık afişler. Biranın içinde oynaşarak tek tek kaybolan baloncuklar. Beyaz mendil, siyah tabanca. Sokak lambası, asfalta vuran zayıf ışık, iki bedenin birleşip ayrılan gölgeleri. Zihinsel tutku ve aklın dehlizleri. Ve eller… Uzanan, değemeyen, titreyen eller. Cıs!
Duran zaman, duran eller, sessizlik ve kalp atışı, sessizlik ve kalp atışı…”