“Alışmıştık gırtlaklanmaya, dayak arsızı olup çıkmıştık o pislik yerde. Canımız kalabalık çekiyordu. Kuyruklarda bekleşmek iyi geliyordu. Akbilimiz bitecekti, ötecektik herkesin içinde. Gözyaşları içerisinde çöp kamyonlarını bekleyecektik. Faturaları ödeyince, ‘Oh valla üzerimden bir yük kalktı kız. Aç şu Mezdeke’yi de kurtlarımızı dökelim,’ diyecektik. Hasta olunca heyecanlanıp, sigortalarımızı sallaya sallaya halay çekecektik.”
Kaan Burak Şen’in kaleme aldığı, absürd öykülerin vücuda getirdiği, hayatınıza tutulan kenarı kırık bir ayna işlevi görecek olan Oh Kaos, sizi günlük alışkanlıklarınızla yüzleştirip bazı bazı hüzünlendirirken çokça gülümsetecek.
“Babamın ölmeden hemen önce gözbebeklerinde asılı kalan fotoğraf karesi ne ise benim alınyazım hep o oldu.”
“Bu toplumun ortak bir hayali varsa, o da bitkin bir mesai çıkışı gözlerini dahi açamazken şansa bala önüne çıkan boş metrobüsün kapısının tam önüne açılmasıdır. O boş koltukta uyuklarsın, hayal kurarsın, camdan dışarı bakarsın, belki gazete belki kitap okursun, şu ana kadar yapıp ettiklerinin şöyle bi’ muhasebesini yaparsın, Leylâ bir Özgecan mıdır? diye düşünürsün, iki tivit fav’larsın, bi’kaç capse gülücük sallarsın. Filhakika o boş koltuğun sevdalısı çoktur.”
Cv’sindeki toplam boşluk Osmanlı’nın yıkılırkenki otorite boşluğundan daha büyük, en büyük hayali mesai çıkışı gözlerini bile açamazken şansa denk geldiği boş metrobüsün kapısının tam önüne açılması olanlar; Bağcılar’ın, tüm dünyanın tanıması gereken bir yer olduğunu düşündüğünden Aksaray’a gitmek isteyen turisti Bağcılar’a gönderenler, başkaları acıyıp da otlanmasınlar diye yanında ekstradan içinde tek dal sigara olan paket taşıyanlar, âşık olunca kalbi ağzında yumuşacık kulak memesi kıvamına gelenler, pavyon tuvaletini işleten bilge kadının yorgunluğunu üzerinde hissedenler, tüm dertlerinin çaresini aktarda arayanlar, lirik şiirini yere düşürenler, Bim’den aldığı konserve mısırla keyiflenenler, organik bireyler olma yolunda emin adımlarla ilerleyenler ve daha fazlası Oh Kaos’ta sizleri bekliyor.
“Organik bireyler olma yolunda emin adımlarla ilerliyorduk.
‘Böyle apar topar nereye gidiyoruz Kenan? En azından makyaj çantamı alsaydım yanıma’.”
“Kötü yola düştüm de, bu konuyla ilgili bana önerebileceğiniz bitkisel bir formülünüz var mı?
O yok ama Ozon yağı var. Denemek ister misiniz?”
Bir yandan işinizi, öte yandan aşkınızı, ev kiranızı, faturalarınızı, market alışverişinizi düşünüp, ‘Kim yıkayacak şimdi bu bulaşıkları?’ diye beyninizi kemirdiğiniz, metrobüse yetişmeye çalışırken güzelliklerini görmeye fırsat bulamadığınız hayatınıza Oh Kaos ile kısa ama epey keyifli bir ara vereceksiniz.
“Ömür, eskisi gibi yapmaya çalışırken Çin malına dönüştürdüğümüz her şeydir. Yahut şöyle diyelim, dünya hayatı, nereden tutarsak tutalım elimizde kalacak bir kuruntudur. Misafir olarak geldiğimiz eve çekyat alma çabasıdır.”
1989’da İstanbul’da dünyaya ilk selamını çakan; belgesel, reklam ve kısa film çalışmaları bulunan Kaan Burak Şen’in kaleminden süzülen Oh Kaos, eskisi gibi yapmaya çalışırken her şeyi Çin malına dönüştürdüğünüz yaşantınıza iyi gelecek.