Ötüken Neşriyat, Honore de Balzac’ın Goriot Baba ve Bayram Durbilmez’in Türk Kültür Coğrafyası kitaplarını okurlarla buluşturuyor.
Goriot Baba (Honoré de Balzac)
Fransız edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Balzac, aynı zamanda en büyük realist yazarlardan biridir.
1834’te yayımlanan ve gerçekçiliğin baş romanı olarak kabul edilen Goriot Baba da, Balzac’ın neden edebiyat devleri arasında anıldığının delili sayılacak mahiyettedir.
Onun için söylenen “Romanın Shakespeare”i ifadesi pek de abartılı bir ifade sayılmaz.
“Sizler, yumuşak bir koltuğa gömülüp bu kitabı beyaz ellerinde tutan ve kendi kendine “Belki bana hoşça vakit geçirtir” diye düşünen sizler, böyle yapacaksınız işte.
Goriot Baba’nın gizli acılarını okuduktan sonra duyarsızlığınızın faturasını, abartmak ve şairane davranmak- la suçladığınız yazara çıkarıp iştahla yemeğinizi yiyeceksiniz.
Ah! Şunu bilin ki, bu dram ne bir kurgu ne de bir romandır. All is true, gerçeğin ta kendisidir ve herkes bu tür şeylere kendi hayatında da rastlar, belki yüreğinin bir köşeciğinde bulur da… ”
Türk Kültür Coğrafyası (Bayram Burbilmez)
Bu çalışmada Türk kültür coğrafyasının ana kaynaklarından Türk halk bilimi ve gelenekli Türk edebiyatı, fütüvvet-nâmeler, ölçülü sözler, manzum bilmeceler, ikincil sözlü kültür bağlamında Neşet Ertaş’ın türkü dağarcığı, âşık edebiyatı ve yerleşim adları konulu araştırmalara/incelemelere yer verilmektedir. Türk Kültür Coğrafyası – Halk Bilimi ve Edebiyat Araştırmaları adlı bu kitap; “Türk Kültür Coğrafyasının Ana Kaynakları”, “Fütüvvet Kültürü ve Bu Kültürün Kökenleri”, “Manzum Söz Varlığı ve Türkü Kültürü”, “Coğrafyayı Vatanlaştırma ve Ad Verme Kültürü” başlıklarını taşıyan dört bölümden oluşmaktadır.
Sözlü kültür ve edebiyat kaynaklı Türk kültürü “oluşturucusu bilinmeyen / unutulan” değil, yüzyıllar boyunca Türk milleti tarafından benimsenen ve oluşumuna az / çok katkıda bulunulan ortak kültürdür. Bu kültür ürünlerinin ilk söyleyicileri değil, Türk milleti tarafından sahiplenilişi ve her söylenişte az / çok katkıda bulunuluşu vurgulanırsa çağdaş halk bilimi yaklaşımlarına da uygun davranılmış olur. Bu ürünler Türk milleti tarafından benimsendiği ve özünü değiştirmeden her çağa ve mekâna uyarlanarak yeniden oluşturulduğu için “ortak kültür mirası” kapsamında değerlendirilir. Türk kültür coğrafyasının temelini de bu ortak kültür mirası oluşturur. Çünkü ortak Türk kültürü ve edebiyatı olmasaydı Türk kültür coğrafyasını oluşturan Türk milletinden ve dünyanın değişik yerlerinde yaşayan Türk boylarının, akraba topluluklarının oluşturduğu bir “Türk Dünyası”ndan da söz edilemezdi.
Bu fikirler ışığında, Türk halk bilimi ve edebiyat alanındaki araştırmaların bir kısmıyla oluşturulan bu kitabın Türk dili ve edebiyatı araştırmacıları ile birlikte Türk kültürüne, Türk edebiyatına ilgi duyan herkese yararlı olacağı umulmaktadır.