Hakan Özbek
Twitter: @gormoti
İnsanın en önemli özelliği belki de çevresinde olan bitenleri merak etmesidir. Günümüzde fazla merak etmenin insanın başına iş açacağı yönünde söylemler popüler olsa da, bugün dünyamızın geldiği nokta fazla meraklı insanların sayesindedir.
İlk insandan itibaren her şeyi merak ediyoruz. En çok da nereden geldik sorusuna yanıt arıyoruz. Günümüz dünyasında Dünya’nın yaşına ve insanlığın ortaya çıkışına dair pek çok veriye sahibiz. Ancak tarih kendini yalanlayan bir bilimdir ve geçmişimize dair yeni fosiller elde ettikçe bu döngü devam edecektir. Yani gelecekte bugün kesin olarak gördüğümüz bilgilerin değişmesi ihtimali her zaman bulunmaktadır.
Peki yeryüzünün başlangıcına, ilk insanların ortaya çıkışına dair araştırmalar nasıl başladı? Bu noktada aklına soru işaretleri takılanlar; vakit kaybetmeden Martin J. S. Rudwick’in Yeryüzünün Tarihi kitabını okumaya başlayabilirler.
Aslında din ve bilim çoğu zaman birbiriyle çelişen şeyler olarak gösterilse de, yeryüzünün başlangıcına dair ilk araştırmalar dinin etkisinde başlamaktadır. Dönemin bilim insanları dini temel alarak yeryüzünü anlama arayışına girdi ve bu süreçte kronoloji çalışmaları başladı. Avrupa’da İncil’in yaradılışı anlatan Genesis bölümü ilk kronoloji çalışmalarına ilham kaynağı olurken, zamanla bugünki kullanımıyla fosiller bu çalışmalarda esas kaynaklar olarak görülmeye başlandı.
Yeryüzünün Tarihi kitabında Rudwick, kronoloji çalışmalarının en başına gidiyor ve James Ussher’den başlayarak, MÖ 4004 yılının belirlenmesinin nedenini bizlere anlatmaya başlıyor. Bulunan fosillerden yola çıkarak ‘Büyük Tufan’ı ve doğanın kendi arşivleri olarak görülen katmanların, fosillerin bu sürece etkilerinin nasıl olduğunu gösteriyor.
Geçmişi anlamak, görmek için bugün müzelerden yardım alabiliyorken, geçmişte antika meraklıları bilim insanlarına yeryüzünü anlamalarında benzer yardımlarda bulunuyordu. Sadece geçmişe dair araç-gerçeler değil, fosiller ve katmanlardan parçalar da bu arşivcilerde bulunabiliyordu.
Bu araştırmalarda her yeni bilgi diğerini demode olarak gösterse de, yeni çalışmalar daha eski çalışmalar üzerinden ilerlemekteydi. İlk olarak dünyanın insanla birlikte başladığı anlayışı sonraları kuşku uyandırırken, zamanla yeryüzünün tahmin edilenden çok daha eski dönemlere kadar gittiği anlaşılmaya başlandı. Bugün biz Dünya’mızın yaşını 4,5 milyar küsür yıl üzerinden ifade edebiliyorsak, kuşkusuz geçmişte yapılan çalışmaların sonucundadır.
Bu kitapta kronoloji çalışmalarının başlangıcından başlayarak insanların Adem’den önce yeryüzü kavramına eğilmesine, insanın evrimine ,ve tabiki Charles Darwin’e, kadar pek çok ilgi çekici noktayı öğrenebilirsiniz.
Son olarak;
Dilek Berilgen Cenkçiler’in çevirisiyle Türkçe’ye kazandırılan Martin J. S. Rudwick’in Yeryüzünün Tarihi kitabı Maya Kitap tarafından yayımlandı. Yeni şeyler öğrenmekten keyif alıyorsanız Maya Kitap’ın yayınlarını takip etmenizde fayda var. Çünkü yayınevi geçmişten bugüne bu kapsamda pek çok kitabı Türkçe’ye kazandırdı. Bunlar arasında Entellektüelin Kutsal Kitabı serisi, Bir Nefeste serisi ilk akla gelenler…