Özgen Aydos
Twitter: @ozgenaydos
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş yaklaşık 11 aydır tutuklu. 11 aya basına yansıyan kadarıyla birkaç resim, birkaç öykü sığdırmıştı. Ya da öyle zannediyorduk çünkü bir kitap olacak kadar hikaye biriktirmiş. Ve o hikayeler ‘Seher’le çıktı karşımıza. Çıkar çıkmaz da baskısı tükendi, kitap benim elime ulaşana kadar 5. baskıya girmişti bile…
Açıkçası Demirtaş’ın kaleminin sağlamlığı karşısında şaşırdım. Çok okuyan bir siyasetçiyle karşı karşıya olduğunuzu hemen anlıyorsunuz. Ve kitabı açtığınızda başka bir şeyle karşılaşıyorsunuz, Demirtaş bu kitabı; “Katledilen ve şiddet mağduru bütün kadınlara” ithaf etmiş. Kitabın sonunda da eşi Başak Demirtaş’a teşekkür etmiş.
İlk öykünün adı, ‘İçimizdeki Erkek’. Birazı kurmaca, birazı gerçek. Demirtaş’ın şu an nasıl bir yerde kaldığını da bu öyküyle öğreniyoruz. İnsanın dört tarafı kapalı bir yerde kaldığında neye sevinebileceğini, neleri görünce mutlu olabileceği insanı hüzünlendiriyor tabi biraz.
İkinci öykünün adı Seher. Kitaba ismini veren hikaye… Aslında pek hikaye de değil. Bizim gerçekliğimiz. Çoğu kadının başına gelen, çoğu kadının katledilmesine neden olan… Batsın erkekliğiniz, batsın töreniz diye bağırası geliyor insanın. Ben bu öyküyü bitirdiğimde karnıma bir tekme yemiş gibi hissettim.
Diğer öykü Temizlikçi Nazo. Nazo henüz gencecik bir kız, ama annesine destek olmak için temizliğe gitmeye başlıyor. Bir gün temizliğe gitmek için evden çıkıyor, kendini mahpusta buluyor. Böyle bir şey olabilir mi demeyin, olabilir.
Dördüncü öykü, Bildiğiniz Gibi Değil. Gerçekten de değil, hiç duymadığınız bir intihar sahnesiyle başlıyor. Kahramanımız Musti ölmüyor ama gerçi bu da yaşamak mıdır, bilemedim.
Sayfalar ilerledikçe Selahattin Demirtaş’ın mizahi yeteneğiyle tanışıyorsunuz. (Gerçi önceden de biliyor olabilirsiniz) Gözlerinizin dolu dolu olduğu an ağız dolusu kahkaha boğulmak gibi bir şey bu. Demirtaş çocukluğunu anlatmaya başlıyor; annesinin dikiş makinesinden çıkan sesi, babasının küfürlerini öyle güzel anlatıyor ki, dedesine götürdükleri yoğurdu abisiyle beraber yiyişlerini…
Yaşananların, gözlenenlerin, biriktirilenlerin ustaca kağıda dökülüşü olmuş ‘Seher.’ Hele Sırrı Süreyya Önder’e ve İlhami Algör’e selam gönderişi cümlelerin içinde, muhteşemdi.
Seher’i okuyun. Bir siyasetçinin bir edebiyatçıya dönüşmekte olduğu süreci beraber izleyelim.