Sub Press, aralık ayında “Sessizliğin Sesi – Enis Batur ve Poetikası”, “Amerikan Haikusu – Jack Kerouac’ın Pop’ları” ve “Homo” kitaplarını okurlarla buluşturuyor.
Üç kitap da Cavit Mukaddes imzasını taşıyor.
Sessizliğin Sesi – Enis Batur ve Poetikası
Ses ve sessizlik. İki koridor arası geçiş mesafesinde yaşam için o en iyisi neyse insanlık için onu talep eden bir kalem ve herhangi bir şair ve okuru. Ne şair elçilik iddiasında ne de okur gereksiz bir beklentiye sahiptir. Okur her şeye açık olmalı, çünkü şiir, yüksek bir zekanın elle tutulur veri cetvelidir. Ruhun ve zekanın, yaratıcılığın cinnet anının, en bilinmedik labirentlere, karanlık dehlizlere, anlam vadilerine, meçhul ve yıkıcı zamanlara, uç çöllere, bir çiy damlasının sırrına yaklaşma niyetinin dışa vurumudur.
Şair belki de hiçbirimizin fark etmediğimiz kadim Ekphrasis tekniğini kullanan kimsedir. İnsanlığın sorunlarına, dertlerine nüfuz edebilme, açığa çıkarma kabiliyetini gösteren varoluştur. Bütün bunlara göğüs germek ve de yaratmak hiç kolay değil, hiçbir “şair” için kolay bir tercih değil. Tarihte “poéte maudit” (lanetli şair) damgasını yiyen, dizelerinin bedelini canıyla ödeyen şair sayısı az değil.
Okur sadece şairin yüreğindeki termometreye dokunursa şiiri kavrayabilir, yoksa Emil Cioran’ın (‘Çürümenin Kitabı’nda) dediği gibi: “Her insanın içinde bir peygamber uyuklar ve o uyandığında, dünyadaki kötülük biraz daha artar.”
Evet, bir sesimiz olmalı, sağır ve dilsiz olmanın ağır yükü her şeyi kırar döker, bir ses olmalı, sessizliğin ummanında boğulsa da. Furuğ’un dediği gibi “sadece ses kalıcıdır”.
Amerikan Haikusu – Jack Kerouac’ın Pop’ları
Amerikan Haiku tam olarak Japon Haiku değildir.Japon Haiku kesinlikle on yedi hece ile disiplinize edilmiş, ancak dil yapısı farklı olduğu için American Haiku’un (kısa üç satırlık şiirlerin tamamı Void ile tamamen doldurulmak üzere) hecesi de farklı.
Her şeyden önce, Haiku’nun çok basit ve tüm şiir hilelerinden yoksun olması ve küçük bir resim yapması ve aynı zamanda bir Vivaldi Pastorella kadar havadar ve zarif olması gerekir.
Sonra icat edeceğim
Amerikan Haiku tipi
Basit şiirsel triyol.
On yedi hece mi?
Hayır, dediğim gibi, Amerikan Pops:
Basit 3 satırlı şiirlerdir. —Jack Kerouac
Homo
Norse’ın çalışmalarının günümüzün yeni şiir severler kuşağıyla bağdaştırılmasının nedenlerinden biri, sesinin bilimsel doğası, eşcinsel hakları konusundaki radikal tavrı, ırkçılık, savaş karşıtlığı, hayvan hakları ve çevresel yıkım gözlemlerini olabilecek en insani dille yansıtmasıdır. “Ben Erkek Değilim” şiiri onun belki de en çok bilinen-okunan şiiri oldu. Bu şiirde ataerkil sistemi deyim yerindeyse topa tutar, üstelik bunu öyle bir zaman diliminde gerçekleştirir ki bütün bir Amerikan eğitim sistemi “iyi bir eş” olmanın sihrini Amerikalı gençlerin beyinlere kazıyordu. Norse, vatanseverliğin kitlesel pazarlamasını reddederek, siyahlar, kadınlar ve hayvanlar ile dayanışmayı ilan ediyordu:
“ben erkek değilim.
aile geçindiremem, yeni şeyler alamam onlara.
sivilcelerim ve küçük bir de çüküm var.
ben erkek değilim.
futbolu, boksu ve arabaları sevmem.
duygularımı ifade etmeyi severim.
hatta kollarımı arkadaşımın boynuna dolamayı.
ben erkek değilim.
bana verilen rolü oynamayacağım – madison avenue, playboy’, hollywood ve oliver cromwell’in yarattığı o rolü.
televizyon bana nasıl davranacağımı söyleyemez.
ben erkek değilim.
bir sincabı öldürdüğüm gün bir daha öldürmeyeceğime yemin ettim.
et yemeyi bıraktım.
kan midemi bulandırır.
çiçekleri severim.
ben erkek değilim. askere alınmaya karşı çıktığımdan hapse düştüm.
gerçek erkekler beni dövüp bana ibne dediklerinde kavgaya karışmam. şiddetten hoşlanmam.
ben erkek değilim. bir kadına tecavüz etmedim hiç. siyahlardan nefret etmiyorum. bayrak dalgalandığında duygusallaşmıyorum. amerika’yı sevmem ya da terk etmem gerektiğini düşünmüyorum. bunun gülünç bir şey olduğunu düşünüyorum.
ben erkek değilim. hiç frengi olmadım
ben erkek değilim. en sevdiğim dergi playboy değil.
ben erkek değilim. mutsuz olduğum zaman ağlarım.
ben erkek değilim. kendimi kadınlardan üstün görmem.
ben erkek değilim. kasık-desteği giymiyorum.
ben erkek değilim. şiir yazıyorum.
ben erkek değilim. barış ve sevgi için meditasyon yapıyorum.
ben erkek değilim. seni yok etmek istemiyorum.”