Tudem’in 23 yazarı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na dair anılarını ve dileklerini paylaştı.
Aşkın Güngör
Geçmişle bağını koparamamış biriyim ben, hani ”nostaljik” denen türden. ”Ömrüm dünü özlemekle geçti” desem yeridir. Adımlarımı geleceğe atmayı başardım gerçi. Işık huzmeleri olarak içine sığdırıldığımız maddeler âleminde başka türlüsü nasıl mümkün olsun onu da bilmiyorum ya, neyse… Geçmişle bağımı sıkı tutsam da bir zamanlar deneyimlediğim anlar başkalarıyla, bazı nesnelerle veya özel tarihlerle ilgilidir. O özlediğim şeyleri birer çıpa gibi bırakmışım geçmişte, an gelince birine tutunup zamanda geriye gidebiliyorum. 23 Nisan için de o çıpalardan birini aradım. Ne var ki geçmiş değil de gelecek değdi zihnime. Kızım ve oğlum için aydınlık bir ülke anlamına gelen 23 Nisan’ımızın 100. yılı kutlu olsun.
Ayla Çınaroğlu
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı toplumca sahip olduğumuz en yüce değerlerden biridir. Mustafa Kemal Atatürk tarafından yurdumun çocuklarına verilmiş en büyük armağandır. Bize, bugünümüze hangi acılara katlanarak, hangi zorlukları yenerek geldiğimizi anımsatır. Bu bilinçle, bayram günümüzü sevinçle, coşkuyla kutlarız. Ancak, sahip olduğumuz değerleri özgürce kutlayamadığımız sıkıntılı, zorlu zamanlarda da o değerlere sahip olduğumuzu hissetmek, bilmek bile zorluklarla savaşmanın yolunu gösterir, o zorlukları yenmemiz için güç verir bize. İşte 23 Nisan böyle bir güç kaynağıdır. Her zaman olduğu gibi bilim, akıl ve vicdan ışığında, birlik ve dayanışma gücüyle bütün zorlukları aşarız.
Aytül Akal
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, küçükken benim bayramımdı. Büyüdüm ama hâlâ benim bayramım. Egemenliği, cumhuriyeti, Atatürk’ü seven çocuk hâlâ içimde yaşıyor çünkü. 100 yıl önce tam da bugün Atatürk, ilk Büyük Millet Meclisi’nin açılışını yaparak ulusumuza özgürlüğü armağan etti. Bu armağanın değerini bilip korumak, küçük büyük hepimizin görevi ve sorumluluğudur. Mustafa Kemal Atatürk’ün, dünya ülkeleri tarafından yüzyılın dâhisi olarak kabul edilmesi boşuna değildir. O, gerçekten sayısız konuda imkânsızı gerçekleştiren ileri görüşlü bir dâhidir. Sözleri ve yaptıkları, 100 yıl sonra bile yolumuza ışık tutmaktadır. Hepimizin bayramı kutlu olsun!
Beyza Akyüz
Yıllar evvel TRT için bir 23 Nisan belgeseli çekmiştik. Bayram günü oluşturulan o uzun korteji unutamıyorum; kimin yüzüne bakacağımı şaşırmıştım. Görülmemiş bir renklilik vardı; herkesin kıyafeti, dansı, müziği, dili başkaydı. Çocukların merhameti, neşesi öyle yüksekti ki biz de onlar kadar heyecanlıydık. Ne büyük lütuf ki eskiden kervanların geçtiği, dünyayı yedi kez dönmüş develerin yorulup konakladığı İpek Yolu üstündeki evimiz Anadolu; hâlâ nice milleti misafir ediyor. Her gelen hikâyesini, kahkahalarını bırakıp giderken, topladıklarını da alıp kendi ülkesine götürüyor. Misafir ettiğimiz her çocuk, gelecekte de dostumuz. Dünya barışının tohumları sözle değil ancak böyle tanış olduğumuz, uzakların yakın olduğu bayramlarla atılıyor.
Can Göknil
Çocuklar, bayramımız 100 yaşında, az şey mi? O 100 senenin 74 yılında ben de çocuk olarak, yetişkin olarak, anne olarak ve ressamlığımla, yazarlığımla, kitaplarımla çocuklara seslenen bir sanatçı olarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızı kutlamaktayım. Hiç unutmam, 1989’un bayramını. New York’ta Birleşmiş Milletler Merkezi’nde farklı ülkelerden miniklerle kutlamıştık. Merkezi Washington DC’de olan bir vakıftan çocuklar için sanat dalındaki çalışmalarıma Altın Balon Ödülü verilmişti. Resimli çocuk kitaplarımla farklı kültürler arasında köprü kurduğumu düşünmüşler. Böylelikle Dünya Çocuk Günü ile 23 Nisan Bayramı’mızı birlikte kutlamıştık. Dönüş uçağımda, kucağımdaki upuzun şeffaf pleksi kutu içindeki altın bir balon, yolcuların merak odağı olmuştu!
Çiğdem Gündeş
Bayram deyince ilk aklıma gelen, gülümseyen çocuk yüzleridir. Neşeyle, sevinçle, pırıl pırıl giysileriyle, pembeşeker yanaklarıyla gülümseyen çocuklar. Sonra, yani belki saniyenin onda biri bile geçmeden çocukluklarını yaşayamayan çocuklar belirir karşımda. Hüzünle karışık, yarı utangaç yarı mahzun, gözünün kıyısıyla gülen çocuklar… TBMM’nin kuruluşunun yüzüncü yılını kutlarken, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın, dünyanın tüm çocuklarına eşit haklar, eşit sevinçler, eşit yaşam koşulları getirmesini diliyorum. Bu da benim düşüm olsun, masallarla uyusun tüm çocuklar, masallarla uyansın, sevinçle, sevgiyle büyüsün. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun. Tüm çocukları sevgiyle kucaklıyorum.
Dilek Yardımcı
Çocuğa bakmak
Geleceğe bakmaktır
Çocuğa bakmak
Bir mucizeye inanmaktır.
Bu 23 Nisan’da kendinize iyi bakın çocuklar! Çünkü umudu, vazgeçmemeyi, doğayla dost olmayı, sevgiyi, vefayı, paylaşmayı ve sağlığı sizinle yeniden bulacağız. Yeniden koşacaksınız güzel ülkemizin sokaklarında, sesleriniz bir türkü gibi ısıtacak yüreklerimizi. Sizinle yürüyeceğiz geleceğe. Yüzüncü yılımızı nice yüz yıllara siz taşıyacaksınız. Kendinize iyi bakın çocuklar! Kutlanacak nice 23 Nisan var!
Dursun Ege Göçmen
100 yıl önce verilmiş bir sözdür 23 Nisan! Özgürlük ve bağımsızlık bayrakları gökyüzünde dalgalansın diye… Masallardaki denge bozulmasın, iyiler sonunda hep kazansın diye… Hiçbir dil öksüz ve yetim olmasın, hiçbir renk sahipsiz kalmasın diye… Çocuk kahkahaları kilitli kapıları açsın, düğümlenmiş yumakları çözsün diye… 100 yıllık bu sözü unutanların bin yıllarca eli kolu bağlanır. Çünkü, çocuklara verilmiş bütün sözler mutlaka tutulmalıdır. Sana söz çocuğum, 23 Nisan sonsuza dek senin bayramındır!
Elif Yonat Toğay
Oğlunun bilim insanı olmasını isteyen bir anne, Prof. Einstein’a sorar: Ne önerirsiniz? Ne yapmalı? Ne okumalı?
Prof. Einstein yanıt verir: Masal… Bol bol masal okumalı.
Anne, ciddi olduğunu söyleyerek ciddi bir yanıt ister, ama Prof. Einstein masal konusunda ısrarcıdır.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 100. yılında, olağandışı bir durumla karşı karşıyayız. Tüm dünya, evlerimizdeyiz. Özellikle bu 23 Nisan’da, hayal gücünün bilgiden daha önemli olduğu savunan Prof. Einstein’a kulak versek ve bu eşsiz bayramı yararlı ve hoş bir etkinlikle kutlasak; çocuklarımızın hayal gücünü, bizim de ruhumuzu besleyecek masallar, öyküler okusak. Hep birlikte… Ne dersiniz?
Ferda İzbudak Akıncı
Ülkelerin tarihleri acı tatlı olaylarla doludur. Savaşlar, salgınlar, karanlık dönemler kadar, sevinçli, aydınlık, coşkulu günler de yaşanır. Ülkemizin tarihindeki en önemli olayların başında, yönetim iradesinin halkın eline geçmesi gelir. 23 Nisan 1920 bu nedenle çok değerlidir: Halkı temsil edecek olan bir meclis kurulmaktadır ve böylece, ülke tarihinde de yepyeni bir sayfa açılmış olacaktır. Bir halkın kendi kendini yönetme gücünü eline geçirmesi başlı başına onurlu bir olaydır. 23 Nisan günleri Çocuk Bayramı olarak kutlanmaktadır. Bugün dünya çocuklarına da seslenen bu sevinçli günde, keşke çocuklarımız parkları, alanları, sokakları doldurabilseydi. Bu özgürlük bayramında, dünyaya evlerinin pencerelerinden bakacak olan çocuklarımızın, güneşli sokaklarımızı dolduracağı günlerin yakın olmasını diliyorum.
Figen Gülü
Çocukluğumun 23 Nisan günlerinde hissettiğim büyük bir heyecan ve sorumluluktu. Atatürk bu bayramı çocuklara hediye etmişti. Bu yüzden biz de çocuklar olarak en iyi şekilde bayramımızı kutlamalıydık. En güzel 23 Nisan kompozisyonunu yazmak, en duygulu şiiri okumak, en güzel resmi yapmak için birbirimizle yarışırdık. Gösteri hazırlıkları yapar, canla başla çalışırdık. Atatürk tarafından özel olarak görevlendirilmiş gibi hissederdim kendimi. Aslında pek de yanlış bir düşünce değilmiş. Cumhuriyetin çocukları olarak cumhuriyetin heyecanını, coşkusunu yaşamak, yaşatmak görevimiz. Tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun! 23 Nisan coşkumuz daim olsun! Nice yüz yıllara…
Güldem Şahan
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hakkında birkaç satır yazmak niyetindeydim ama… İçimdeki çocuk ansızın ortaya çıkıp beni çocukluğumdaki bayramlara götürdü. O zamanlar ulusal bayramlar geçit törenleriyle kutlanırdı. Askerî bandonun eşliğinde şehrin ileri gelenlerinin oturduğu tribünün ve caddenin iki yanına sıralanmış, çılgınlar gibi alkış tutan halkın önünden bağıra çağıra marşlar söyleyerek, asker adımlarıyla yürüyerek geçmek öyle gurur vericiydi ki… Cumhuriyetimizin doğum tarihi olan 23 Nisan, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklarımıza armağan edilmişti ve biz o bayramı yüreğimiz heyecandan titreyerek kutluyorduk. Ne mutlu size çocuklar! Yüreğiniz bu yüce armağanın coşkusuyla dolsun. Bayramınız kutlu, cumhuriyetimiz sonsuz olsun… Nice yüz yıllara…
Güzin Öztürk
Bundan tam yüz yıl önce, sonsuza kadar sürecek bir masal yazıldı. Masalın kahramanı, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tü. 23 Nisan 1920’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı ve ulu önder Atatürk bu günü, tüm dünya çocuklarına bayram olarak armağan etti. Şimdi, her yıl 23 Nisan’da kutladığımız Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda elimizde bayraklar, sokaklarda yürüyemiyor olabiliriz. Evlerde olsak bile, pencerelerimizi, balkonlarımızı bayraklarla süsleyelim. Şarkılar söyleyelim, bayraklarımızı sallayalım. Güzel günlerde, okullarımızda, sokaklarda kutlayacağımız nice yüz yıllar sürecek bayramların hayali ile mutluluğumuzu paylaşalım. El ele kutlayacağımız bayramlar çok yakın. Ben de, sizlerle birlikte balkonumda bayramı kutluyor olacağım. Kalbiniz neşe ile dolsun…
Habib Bektaş
Atatürk’ün başardıklarını birbirinden bağımsız düşünmek, yorumlamak olanaksızdır: Onun bağımsız, yeni bir Türkiye için yaptıkları, bir bütündür: Bandırma Vapuru ile yola çıkıp Samsun’a varışını, 22 Haziran 1922’de yazdırdığı Amasya Genelgesi’ni, İstanbul ve Anadolu ile telgraf başında yazışmalarını, Sivas ve Erzurum Kongrelerini, Ankara’daki çalışmalarını, Misak-ı Millî’yi, Kurtuluş Savaşı’nı, sonraları gerçekleştirdiği reformları yorumlamadan, kavramadan 23 Nisan’ı idrak edemeyiz. Yine de kısaca şunları söyleyebiliriz: ”Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur” diyen bir liderin savaş, dahası tümüyle kurtuluş için alınacak kararların, halkın iradesinin yansıdığı bir meclisten çıkmasını istemesi, bir demokrasi destanıdır. Ve o döneme göre biriciktir.
Hanzade Servi
Sevgili Hiç Tanımadığım Çocuk, 2020’nin 23 Nisan’ı, diğer 23 Nisan’lardan biraz farklı olacak. Ama inan bana, Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği bu muhteşem bayramın coşkusunu evinin salonunda da yaşayabilir; hatta trompet çalan pembe fillerle odanda şarkı söyleyip dans bile edebilirsin. Çünkü bu senin bayramın. İlkokul günlerimin 23 Nisan’ları aklıma geldiğinde, hep mutlu olurum. Heyecanla okulda toplanır ve bizi gururlu, dolu dolu gözlerle gülümseyerek alkışlayan büyüklerin arasında, kutlamaların yapılacağı stadyuma yürürdük.
Bayramın kutlu olsun, Sevgili Hiç Tanımadığım Çocuk! Ben seni ve tüm arkadaşlarını gururlu, dolu dolu gözlerle gülümseyerek alkışlarken, içimdeki çocuk da sizlerin arasında olacak.
Kerem Işık
Farklı kültürlerden insanların özgürce bir arada yaşayabilmesi çocukluğumdan beri en çok değer verdiğim şeylerden biridir. Şimdi geriye dönüp baktığımda 23 Nisan’ın bu anlamdaki önemini daha net görebiliyorum. Renk cümbüşüne dönen okul ve caddelerde farklı ülkelerden gelen çocukların gösterilerini izlemek, farklı kültür ve dillerden geliyor olsak da hepimizin çocuk ve her şeyden önce ”birey” olduğumuzu hissetmek bu bayramı özel kılan hususlardan sadece birkaçı. Bu yıl coşkumuzu evlerimizde yaşayıp paylaşmamız gerekiyor ancak bu sürecin de olumlu bir yanı var elbette: Yeniden özgürlüğe kavuştuğumuzda bu kez birbirimize sarılmanın, birbirimizle oyunlar oynayabilmenin ve özgürlüğün tadını çıkarmanın değerini çok daha derinden hissedeceğimize emin olabilirsiniz. 23 Nisan’ımızın 100. yılı kutlu olsun!
Koray Avcı Çakman
İlkokulu bir köy okulunda okudum ben. 23 Nisan’da okulun bahçesine bir masa, masanın yanına da merdiven vazifesi gören bir tabure konulurdu. Taburenin kenarında güne uygun kıyafetini giymiş bir öğretmen nöbet tutardı. Şiirini okuyacak öğrenciye elini sevgiyle uzatır, hop önce tabureye, oradan da masaya çıkmasına yardımcı olurdu. Hâlâ dün gibi anımsarım o masaya çıkarken duyduğum heyecanımı, şiirimi okurkenki coşkumu, selamımı verirken küçücük yüreğimde hissettiğim Ata’nın çocukları olmanın haklı gururunu. Bu yüzden de 23 Nisan heyecan, coşku ve gurur demek benim için. Küçücük bir köy okulunda rengârenk kıyafetler, elde bayraklar, yürekte umutlarla ”Yaşasın Ulusal Egemenlik!” demek. 23 Nisan dün, bugün, yarın demek.
Mavisel Yener
23 Nisan 1920, milletin gücünü temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı, Türk halkının egemenliğini ilan ettiği tarihtir. Ailemiz için özel bir önemi de Birinci Büyük Millet Meclisi’nde annemin dedesi Mehmet Şükrü Fırat’ın ilk milletvekilleri arasında olması. Eminim ki pek çoğumuzun büyük dedeleri arasında Kurtuluş Savaşı’nda bulunmuş ya da mecliste görev almış olanlar vardır. Onları bulup araştırın, ailenizin geçmişini öğrenin. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yetim ve öksüz kalan yoksul çocukları bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını da taşıdığı için, ”Her 23 Nisan’da en az bir çocuk sevindir” derdi aile büyüklerimiz. Bütün çocukların bayramı kutlu olsun.
Mehmet Atilla
23 Nisan’ın köklerine baktığımızda heyecanlanmamak mümkün değil. Toplumsal bir DNA sarmalıyla karşılaşıyoruz çünkü orada. Bir tarafta ulusal egemenliğin halka verilmesinin bilinci yükseliyor, ötekinde çocukları koruyup gözetmenin sorumluluğu. Birinin kodlarını Mustafa Kemal belirlemiş, ötekinin şifresini Çocuk Esirgeme Kurumu. Sarmalın egemenlik zincirine bakıyorum, başlangıçtan beri ”resmî bayram”; çocuk zincirine bakıyorum, neredeyse altmış yıl boyunca ”fiilen bayram”… Belli bir yasası yokken de varlığını sürdüren, çocuklara sevgiyle eğilmenin hoş bir örneği. Bu hoşgörüde Atatürk’ün verdiği cesaret de unutulmamalı elbette. Sonunda iki bayramı birleştiren bir yasa çıktı ama önemli değildi artık, geleceğin genetiği oluşmuştu bir kez. DNA çalışıyordu, çalışıyor.
Miyase Sertbarut
Tüm dünyada çocuklara ortak bir yelek giydirilir. Bu yeleğin adı neşedir. Neşe çocuğu korur, neşe kalplerdeki kaygıyı sona erdirir. Özgür bir ülkede, adil bir dünyada yaşamaksa en büyük neşe ve çelikten bir yelektir, çocuklarımızın bizden sonraki ömrünün güvencesidir. 100 yıl önce açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi bu güvence içindi, tek ses değil, çok ses duyulsun diyeydi. Tarsuslu, İstanbullu, Samsunlu çocuklar içindi. Çiftçinin oğlu, valinin kızı, öğretmenin evladı içindi. Çünkü Mustafa Kemal, yangın yeri bir imparatorluğun küllerinden doğacak Zümrüdüanka kuşlarına inandı, Meclis bunun içindi. Çok seslilik her çocuğu kucaklayabilmek için gerekli. Daha kaç yangın göreceğiz belirsiz, ama biz de Zümrüdüanka kuşlarına inanmaya devam edeceğiz. İşte bu yüzden, ”Yaşasın 23 Nisan!”
Pelin Güneş
80’li yılların başında ilkokuldaydım. 23 Nisan’dan aklımda kalan birkaç kare; kasabayı baştan başa bando eşliğinde dolaşmamız, kendi mahallemizden geçerken bizi alkışlayan komşulara el sallamamız ve yaşlıların ağlamasıydı. Sonra TRT’de yayınlanan Halit Kıvanç’ın sunduğu ”Uluslararası Çocuk Şenliği”ni izlerdik mutlaka. ”Keşke Ankara’da yaşasaydık” diye iç geçirirdim. Sonra büyüdüm, kendi çocuklarım oldu, Ankara’da yaşamaya başladım. 23 Nisanlar geldi geçti. Ama çocuklarım için 23 Nisan, tatil bahanesi ile evde oynanan bilgisayar oyunları olmuştu artık. Onların da coşkusu bu herhâlde dedik. Bu yıl, malum sebep ile evlerdeyiz, ama şu süreç biter bitmez, ilk gideceğim yerlerden biri, Ulus. İlk Meclis’in eski okul sıralarına bir selam yollamadan, yüzüncü yılı anmak içime sinmez. Hiç sinmez.
Seran Demiral
Janusz Korczak, Kral Matt romanında, bir çocuk-kralın, ülkesine nasıl demokrasi getirdiğini anlatır. Kurgunun can alıcı noktası şu düşünce üzerine kuruludur: her vatandaşın söz hakkı olmalı, çocuklar da vatandaş olduğuna göre onların da. Cumhuriyete giden süreçteki en önemli adımlardan birisidir meclisin inşası, ”vatandaşın sesini duyurmasının aracı” olan meclis açılışının çocuklara bayram olarak armağan edilmesi, bu açıdan son derece anlamlıdır. Çocuklar, ”geleceğin vatandaşları” olarak düşünülse de şimdiden hayatın farkında, kendi varlıklarının bilincinde bireyler olarak, nisanın bir günü değil yüzyılın her günü söz hakkına sahip olmalı. Çünkü daha adil bir dünyanın inşası çocukların sesini duymaktan, önce onlara bakış açımızı dönüştürmekten geçiyor.
Toprak Işık
Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş mücadelemiz… Tarihimizin belki de en zor döneminde, tarihimizin en kutlu adımlarından biridir Meclisin açılması. Cumhuriyetimizin olmazsa olmazını oldurmaktır. Her yıl 23 Nisan’da bunu hatırlayıp sevinmek, karanlık günlerimizi aydınlığa kavuşturanlara minnetimizin bir ifadesidir. Diğer tüm günlerde cumhuriyetimizin ve kazanımlarının üstüne titremek esas amaçtır ama bugünkü görev sevinmektir. İşi ustasına bırakmak için adına çocuk bayramı denmiş. Bugün hepimiz yüreklerimizi çocuklarımızınkinin peşine katacağız. Onların coşkusundan pay alıp cumhuriyetin değerini bir daha ve bir daha kavrayacağız. Sevincin dilini en iyi bilenler, sevincimize tercümanlık edecekler. Çocuklarımızın bayramı kutlu olsun ve daha yüzlerce yıl kutlansın.