Gazetecilik nasıl bir meslektir? Muhtemelen tarihte biraz geriye gidebilsek gazetecilik üzerine pek çok olumlu söz duymamız mümkün olurdu. Hatta bu ülkede kahraman gazeteciler de olmuştu. Bugün ise üzülerek söylüyorum ki gazetecilik eskisi gibi prestijli bir meslek değil. Bunun nedeni ise mevcut iktidar ve gazetecilik adı altında ona hoş görünmeye çalışanlar… Ancak tüm gazetecileri de aynı sınıfa koymak doğru olmayacaktır. Bana göre günümüzün değerli gazetecilerinden biri de Murat Ağırel.
Ağırel’in yakın zamanda İnkılap Kitabevi’nden Şaki adında bir kitabı yayımlandı. Kitap nasıl derseniz iç acıtıcı diyebilirim. Bunu kitabın kötü olmasından dolayı değil, verdiği bilgilerden dolayı söylüyorum. Çünkü okudukça “Vah benim güzel ülkeme” diyorsunuz.
Kitapta vatandaşın cebinden çıkan paraların nasıl berhava edildiği anlatılıyor. Şimdi durup, “Biz buna neden inanalım?” diye sorabilirsiniz. Ancak Ağırel bu bilgileri gerçek bir gazetecinin yapması gerektiği gibi belgelere dayanarak anlatıyor ve dayandırdığı belgeler de öyle kimsenin yabana atabileceği belgeler değil; Sayıştay belgeleri.
Şimdi burada Sayıştay belgeleri deyip kestirip atmak olmaz. Çünkü geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (Adayı) Ekrem İmamoğlu’nun bir türlü laf anlatamadığı insan aklıma geldi. Habersiz ama mutlu olan hani… Öyle olunca ben de Sayıştay’ın ne olduğunu da kısaca bir açıklayalım istedim.
Sayıştay, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevli kurumdur.
Yani bu bilgilere göre devlet için çalışan, devletin bir kurumu olan, mali konuları denetleyen hesap soran bir kurum Sayıştay. Murat Ağırel’in Şaki kitabını okuyunca göreceksiniz ki, Sayıştay hesabını tutuyor ve gerektiğinde hesap soruyor ancak bir türlü yanıt alamıyor.
Murat Ağırel, Şaki kitabında Digitürk’ün satışında yaşanan usülsüzlüklerden, ülkemizin güzide iş insanlarının aldıkları ihalelere kadar pek çok konuyu ele alıyor. Sayıştay’ın belgelerine dayanarak bir kez daha sorumlulardan hesap soruyor, vatandaşları uyarıyor.
Sizden ricam bu kitabı mutlaka okuyun ve okurken kendinizi bir vatandaş yerine koyun. O zaman daha çok canınız yanacak, içiniz acıyacak. Ağırel’in kitabın içinde bir yerde söylediği gibi siz de “Ne kadar zengin bir ülkeymişiz” diyeceksiniz.
İnsanlara saldırmayın, gerçek gazetecilere sahip çıkın
Son yıllarda o kadar tahammülsüzleştik ki tüm sorunlarımızı saldırganlıkla çözmeye çalışıyoruz. Bu birikmiş öfkelerimizden kaynaklı. Çünkü kime oy verirseniz verin, orta direkseniz (hala kaldıysa) ya da maaşınız açlık ve yoksulluk sınırı ile yarış halindeyse yaşadıklarınız ağır geliyor. İşini yap(a)mayan insanların, sorumsuzlukların faturası bizlere kesiliyor.
Murat Ağırel iyi bir gazetecidir ve yazdıkları haberleri, yazıları bir yerlerden duydukları ile değil, peşinden koştukları belgelerle yaparlar. Hayata bakışınızın Murat Ağırel gibi olmaması, onun ulaştığı Sayıştay raporlarının gerçek olmadığı anlamına gelmez. Yani Ağırel’den yahut gerçekten mesleğini onurlu bir şekilde icra eden bir gazeteciden hesap sormaya çalışacağınıza, geleceğimizi ona buna peşkeş çekenlere kızın, onlardan hesap sorun. Sonuçta sandık var, demokrasi var…
Geçmiş olsun Sabahattin Önkibar
Son olarak geçtiğimiz günlerde saldırıya uğrayan, susturulmak istenen Sabahattin Önkibar’a geçmiş olsun diyorum. Gerçekleri yazmaya, onurlu gazeteciliğe devam edin. Göreceksiniz; her şey çok güzel olacak!