Hakan Özbek
Twitter: @gormoti
En başından Steinbeck sizi kendine bağlamayı çok iyi biliyor. Olayları, insanları, çevreyi o kadar yalın bir şekilde tarif ediyor ki, kitabı okudukça sanki kendinizi Sardalye Sokağı’nın bir sakini gibi hissediyorsunuz. Özellikle Mack’in yakın bir arkadaşı gibi, Yoksul Palas’ın bir bireyi gibi.
Dora Flood’un kerhanesine gidiyor, zaman zaman Doc’a uğruyor, alışverişinizi Lee Chong’dan yapıyorsunuz, ressam Henri ile sohbet ediyorsunuz. En önemlisi aylaklık yapıyorsunuz; tabi ki tek başınıza değil, Mack, Hazel ve diğerleriyle. En ucuzundan Old Tennis Shoes viskinizi yudumlarken ya da Eddie’nin La Ida’dan toparladığı içki karışımını merakla içerken hayattan konuşuyorsunuz. Steinbeck gerçek hayattan yola çıkarak yarattığı karakterlerinin hepsi nevi şahsına münhasır.
Amerika’da 1930’lu yıllar konserveciliğin zirveye ulaştığı yıllardır. Mack ve beraberindeki aylak takımı kesinlikle yeteneksiz değildir, isteseler bir işin ucundan tutabilecek yetkinliktedirler ancak bir şeye bağlanmayı tercih etmezler. Aylaklık aslında sisteme, sömürüye, sıradanlığa, düzene bir başkaldırıdır. Bu aylak takımı sadece gerekirse çalışır. Kazandığının hesabını tutmaz. Aklını kötülüğe kullanmaya çalışmaz, kısa vadeli yararlar ve çevresindekileri mutlu etmenin peşindedir ki, bunların başında da Doc gelir. Ancak ne zaman bir iyilik yapmak isteseler, bir şekilde yaptıkları ellerinde kalır. Malesef hayat insanlara, onların davrandığı kadar hakkaniyetli davranmaz.
Gerçekçilik akımının önemli temsilcilerinden olan Steinbeck, Sardalye Sokağı kitabında tüm acımasızlığına rağmen, dilinin okurda bıraktığı etki oldukça sevimlidir. Eğer çevrenizde Doc gibi bir insan varsa, Sardalye Sokağı’nda bir aylak olmak isteyebilirsiniz.
“Bana her zaman garip gelmiştir, diye devam etti Doc. İnsanlarda beğendiğimiz hasletler, iyilik, comertlik, açık kalplilik, dürüst ve anlayışlı oluş, hassasiyet hep bizim cemiyet düzenimizde başarısızlığın dostlarıdır. Şiddetle tekit edip, beğenmediğimiz sertlik, ihtiras, kazanç hırsı, aşağılık egoizm ve menfaat perestlik de muvaffakiyeti şöhreti sağlayan amiller oluyor. Biz, insanlar birincisinin hayranı olduğumuz halde ikincisinin sonuçlarına bayılırız.” (John Steinbeck – Sardalye Sokağı)