Ayşe Adviye Güzeldoğu’nun Kedinin Seyir Defteri, Ali Es’in İntravenöz Çözümler, Rahmi Gökdepe’nin Bir Mühendisin Anıları, Pınar Özgün’ün Etrüskler, Murat Buzlu’nun Aşk ve Köpekler ile Ekrem Akkuş’un Denedim kitapları Cinius Yayınları etiketiyle okurlarla buluşuyor.
Kedinin Seyir Defteri (Ayşe Adviye Güzeldoğu)
Hırs diye tanımladığınız bu şey, aidiyet duygusunun tezahürü. Ait olmak demişken “neye göre ait olmak” konusunu biraz açmak gerekir. Bu insanına göre değişiyor. Kimi varlığa (zenginliğe), kimi bilgiye, kimi ırka, kimi de olduğu sınıfın dışında olma arzusuna yöneliyor. Bunların hiçbiri erişilmez değil. “Benim ait olmak istediğim şey nedir?” diye düşündüğümde, “Olmak istediğim yer şimdi bulunduğum yer,” diyebilirim. Bu yer nasıl bir yer?
Bir yatay çizgide çok yavaş yükselen bir grafik. Öyle iniş çıkışlar, ani yükselmeler, ani düşüşler bana göre değil.
Bu doğru çizgide benim hayatım var. Acısıyla tatlısıyla, kavgasıyla, aşkıyla, evlat sevgisiyle, onlar için tasalanıp onlar için sevinerek rotayı hep aynı doğru üzerinde tutmak var. Ve gene düşündüğümde bu rotanın sağlam olması için anılarım, müspet menfi rol modellerim, sevdiklerim, sevmediklerim hepsi rol aldılar. Umarım bu yatay çizgi yönünü hiç kaybetmez. Ve ait olduğum yeri ve aidiyetimi hiç kaybetmem.
İntravenöz Çözümler (Ali Es)
Bir Mühendisin Anıları (Rahmi Gökdepe)
İnsanların hayatını, ama iyi yönden, ama kötü yönden etkileyen arkadaşları, dostları vardır. İyi yönden etkileyen dostlarınız, iş arkadaşlarınız varsa, siz şanslı bir insansınızdır, çünkü önünüz hep açılır ve daima daha ileriye gidersiniz. Allah hepimizi, hayatımızı kötü yönden etkileyen insanlardan korusun. Bu kitabımda, çoğunlukla hayatımı iyi yönde etkileyen kişilerden bahsettim.
Etrüskler (Pınar Özgün)
Etrüskler, Akdeniz bölgesindeki gelmiş geçmiş en gizemli ve en ilginç uygarlığı kuran kavimdir. Dünyanın değişik bölgelerinde belki halen keşfedilmeyi bekleyen birçok uygarlık vardır ama bu uygarlığın, Avrupa’nın tam da göbeğinde olması ve halen üzerindeki esrar perdesinin kaldırılamamış olması konuyu daha da ilginç hale getirmektedir. Batı Medeniyeti hala bu kavmin kim olduğunu, nece konuştuğunu, ne yazdığını çözememiştir.
İtalya’da Etrüsk Çağı, Truva Savaşı’ndan sonra, M.Ö. 13. asırda başlamış, Romalıların son Etrüsk şehri olan Volsini’yi yıktıkları M.Ö. 264 yılına kadar devam etmiştir. Bu tam 1000 yıl demektir.
Etrüsk bilmecesi, adeta Batı Medeniyetinin kara kutusudur. Açıldığı zaman Avrupa uygarlığının nüvesi ortaya çıkacaktır. Muhtemelen de tarih baştan yazılacaktır. İşin ilginç yanı ise Batılı bilim adamlarının bu kara kutuyu açmak istememeleri ya da aralayıp görmek istemedikleri şeyler ile karşılaştıkça tekrar tekrar kapamalarıdır.
Görmezlikten gelinen bu esrarengiz kavim, sıradan bir topluluk değildir. Batı Medeniyetinin her dönemindeki ve günümüzdeki izlerini keşfettikçe hayretler içinde kalacaksınız.
Parlak ve egemen bir güçken, önce Roma emperyalizimi sonra Hıristiyanlık imperiumunun ayakları altında ezilen ve halkı asimile edilen, tüm kaynakları kurutulan Etrüsk Medeniyetinin ardılları, bir şekilde hayatta kaldılar ve atalarının mezarlarında bulunan saklı mucizeler, onların yerli genomlarını yeniden uyandırdı. Etruryanın merkezi Toscana, Hümanizm ve Rönesans’ın beşiği oldu ve yeniden Avrupa’nın gözbebeği oldular.
Batılıların bugün dediği gibi; Etrüskler, öğretmenlerimizin öğretmenleridir aslında ve hala onların şöleninde oturmaya devam ediyoruz.
Aşk ve Köpekler (Murat Buzlu)
Güneş batıdan kaybolmuştu. Güneşin kaybolmasıyla gökyüzü kül rengine bürünmüş, cansızlaşmıştı. Sibel, loş odanın sedirinde oturmuş, pencereden grileşmiş görüntüye bakıyordu. Gözlerini hiç kırpmadan öylece duruyordu. Fakat kafasındaki fırtına onu içten içe yoruyor ve üzüyordu. Evin içi sessizdi. Babasının kokusu hâlen evin içinde canlılığını koruyordu. Fakat gerçek olan, babasının ona geri gelemeyeceğiydi. Hüzünlü bir ruh hâli içindeydi. Kendini olduğundan da yalnız hissediyordu. Bu yalnızlığı en çok da babasının gidişine bağlıyordu.
Denedim (Ekrem Akkuş)
1952 Yılında Erzurum Aşkale’de dünyaya gelen Yazar Ekrem Akkuş bütün yaşamını İstanbul’da geçirmiştir. 1976 yılında DGSA Mimarlık Yüksek Okulu’nda eğitimini tamamlayarak Mimar ünvanı almıştır.
Aydınlatma ve Elektrik konularında çalıştığı ve bu konularda Uluslararası bir çok ödüle sahip olduğu için arkadaşları kendisine Elektro Mimar ünvanını yakıştırmışlardır.
2016 da emeklilik kararı alınca, muhtelif teşvikler ve zaman fazlalığı yazı denemelerine imkan sağlamıştır. 1975 Yılında Gülizar Morkan ile evlenen Yazar, Doğa ve Evren adında 2 oğul ve Işıl, Beste ve Nil adlarında 3 kız toruna sahiptir.