Fırat Devecioğlu ile Yüzleşme kitabını okuduktan sonra tanıştık. Kitap elime geçtiğinde kapağında tür olarak “kişisel gelişim” ifadesinin yer alması pek hoşuma gitmemişti ancak okudukça aklımdaki tüm olumsuzluklar dağılmıştı. Çünkü Devecioğlu’nun anlattıklarına kişisel gelişim demek, olayı basite almaktı bana göre. Sonrasında bir söyleşi yaptık, zaman zaman konuştuk ve bir dost edinmiş oldum.
Ben onun güzel işlere imza atacağını beklerken bir süre Sığacık’ta kendini dinledi, dinledi. Ardından yeniden İstanbul’a geldi ve THINK House’u kurdu. Bununla yetinmeyip bir de roman ve senaryo çalışmalarına devam etti. Artık yeni bir söyleşi yapmak gerekiyordu ama pandemi bir araya gelmemize engel oldu. Biz de mailleşerek, telefonlaşarak bir söyleşi yaptık.
Merhaba Fırat, 2019’un sonunda Think House’u kurdunuz ve faaliyetlerinize başladınız? Henüz duymayanlar, bilmeyenler nedir Think House, nasıl ortaya çıktı, nereye gidiyor?
THINK House için bir tür yaşam kulübü diyebiliriz. Sahne, workshop ve coworking olmak üzere üç faaliyet alanımız var. Sahne tarafında, tiyatro oyunlarına, performans sanatından ilham alan metinlere ev sahipliği yapıyoruz. Kendi oyunlarımızın yanı sıra, önemli tiyatro sanatçıları ile çalışıyoruz. Atölye tarafında ise, Türkiye’de ilk kez psiko-felsefe workshopları başlatarak kayda değer bir kültür hareketine imza attık. ‘Seçkin Bir Düşünürden İnsan Benliğine Ayna: Engin Geçtan Atölyesi, Stefan ZWEIG Dünyası, Schopenhauer Tedavisi, Varoluşçu Düşünürler İle Felsefe Terapisi gibi özgün programlarımız var. Ana müfredatımızda yer alan bu düşünce atölyelerine ‘THINKBIG Serisi’ diyoruz. Bu çalışmaları, klasik atölye/workshop anlayışından çıkartarak, biyografi eksenli anlatımla birer sosyo-gösteriye dönüştürüyoruz.
THINK House’un yaratıcı ofisi etkinlik zamanı dışında coworking (ortak çalışma alanı) olarak kullanılıyor. Sessiz, sakin bir çalışma alanı arayanlar için iyi bir alternatif sunuyoruz.
Ortaya çıkış hikayesi için sadece kendiliğinden oluştuğunu söyleyebilirim. Herhangi bir plan, programımız yok 🙂 Hatta ajandamızı en fazla haftalık yayınlayabiliyoruz. Kısacası, ekip ile kalbimizden ne geçiyorsa onu yapıyoruz.
Önümüzdeki süreçte, sahne etkinliklerine ağırlık vereceğiz. Sosyal mesafeyi koruyarak ve hijyen kurallarına eksiksiz uygulayarak, dostlarımızla buluşacağız. Hem fiziki alanımızda hem de zoom üzerinden workshop çalışmalarımız ise devam edecek. Psikofelsefe alanını sahipleniyoruz ve bu alanda içerik üretmeyen isteyen kişiler yeni bir eğitmen platfomumuz olacak.
İlgi alanımızda birkaç çalışma daha var. İlki ‘Gel ve Hikayeni Anlat’ adlı bir paylaşım platformu. Bir diğeri ise kısa film gösterimlerine ev sahipliği yapacağımız bir başka çalışma. Bu projede Dada Kitap’ın deneyimine de talibiz bu arada 🙂
Planımız yok dedim, ancak şöyle bir düşününce ne çok yapacağımız iş varmış:)
Pandemiye kadar geçen süreçte pek çok etkinlik gerçekleştirdiniz ve insanlar da bu etkinliklere ciddi anlamda ilgi gösterdi. Peki salgın süreci nasıl geçiyor? Online etkinliklere ilgi nasıl?
Gerek tiyatro oyunlarımıza, gerekse workshop çalışmalarımıza beklentimizin üzerinde ilgi ile karşılaştık. Felsefe, edebiyat ve psikoloji dünyasını sahiplenen, farkındalığı yüksek bir kitle oluştu ki biz onlara THINK Dostları diyoruz 🙂
Malum pandemi nedeniyle fiziki alanımızı geçici süreliğine kapattık. Tüm etkinliklerimizi iptal ettik. Arkasında hayatımıza online platform girdi. Pandemi sürecinde tam 41 online workshop çalışması gerçekleştirdik. 500’e yakın THINK Dostu, bu düşünce atölyelerinde yerini aldı. Sanırım bu süreci en verimli geçiren organizasyonlarından biriyiz. Bu vesile ile tüm katılımcılarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Bildiğim kadarıyla senin Engin Geçtan, Shopenhauer, Bertrand Russell, Stefan Zweig gibi atölye çalışmaların var. Bunun yanında Betül Arım, Öner Erkan gibi isimler de Think House’da insanlarla bir araya geliyor. Peki şu sıralar neler yapılıyor, gelecek için planlarınız neler?
Şu an tüm odağımız bu bahsettiğin atölye çalışmaları. Hatta ana müfredatımızda yer alan özgün programlarımızı, kurumsal firmalara da taşımaya başladık. Üç önemli firma ile eğitim ortaklığı kurduk. İş dünyasının, derin düşünceye önem vermesi sevindirici.
Yeni dönem için THINK Sahne’nin programını oluşturuyoruz. Alanında öncü olabilecek bir format ile seyircilerimizle buluşacağız. Süpriz isimlerle, önemli sanatçılarla, yeni dönemde iş birliğimiz olacak.
Etkinliklerin yanı sıra bir de Think House, etkinlik dışı zamanlarda ortak çalışma alanı olarak da kullanılıyor. Bu sistem nasıl işliyor, insanlar bundan nasıl faydalanabilir?
Sakin, sessiz bir çalışma alanı arayanlar için iyi bir alternatif sunuyoruz. Bir tür cafe-coworking diyebiliriz. Etkinlik dışı saatlerde, isteyen bilgisayarını alıp gelebiliyor. İhtiyaç olabilecek tüm ofis alt yapısını sağlıyoruz. Aylık, haftalık vs üyelik ücretimiz yok. İnsanlar, bir kafeye gelir gibi coworking alanımızı kullanmaya gelebilirler.
Think House’dan biraz uzaklaşıyorum. Yüzleşme okur tarafında oldukça iyi karşılanmıştı. Benim de çok beğendiğim bir eser olmuştu. Son konuştuğumuzda bir roman ve senaryo için çalışıyordun. Peki bu çalışmalarında son durum ne?
Çok teşekkür ederim. Seninle çok güzel bir söyleşi de yapmıştık o dönem. İkinci kitabımı bitirdim. Bu defa polisiye ile kurmacayı harmanlayan bir roman çıktı ortaya. Hikaye, Brüksel, Londra ve Bratislava’nın sokaklarında geçiyor. Her bir karakter önemli bir filozofu temsil ediyor. Aceleye getirmeden yazdım. İnsan doğasının sınırlarında dolaşan bir çalışma, felsefi roman diyebiliriz. Artık son gözden geçirmeleri yapıyorum.
Senaryo yazımına, bir dost tavsiyesi ile başladım. Sevdim de bu işi. Roman ya da düşünce yazısından çok farklı bir alan. Aklımdaki bazı kurgular, senaryo için daha uygun sanırım. Bu alanda kendimi geliştirmek istiyorum.
İzmir’de Sığacık’ta zeytin ağaçlarının gölgesinde geçen bir dönemin oldu. Ardından Think House İstanbul hayata geçti. Peki İzmir için planların var mı?
Doğa, yaratıcılık konusunda ilham alabileceğimiz yegane alan. Bir süreliğine de olsa, doğa ile baş başa kalmanın avantajını yaşadım. Ortaya THINK House çıktı mesala. Bunun dışında dört yeni hikaye kurgusunu böylece tamamladım.
İzmir, Sığacık benim evim. Kendimi ait hissettiğim yer. Bazen aklımdan THINK House İzmir fikri geçmiyor değil. Kısmet.
Ülke bu günlerde normalleşme sürecine gidiyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsun? Bu süreçte Think House ne zaman yeniden insanları bir araya getirmeye başlayacak?
İnsan doğası belirsizlikle mücadele edebilecek sezgilerle donatılmış. Nereden geldiğini bilmiyor, nereye gideceğini de bilmiyor ama bir şekilde var oluyor. Bu nedenle, pandemi sürecinde bocalayan, insan doğası değil aslında. Çünkü insan, zaten belirsizliğin kendisi…
Uyarıları dikkate alırsak ayakta kalıyoruz, var olmaya devam ediyoruz. Esas bocalayanlar şirketler…Çünkü onların yıllık bütçelere, quarter hedeflerine ihtiyaçları var. Belirsizliği istemeyen üst yapı. Elbette bir de, proje hayatına, keşfetme heyecanını kurban etmiş insanlar bocalıyor…
Pandemi ile yaşamayı öğreneceğiz. Önümüzdeki süreçte felsefeye, sosyal bilimlere, kültür sanat etkinliklerine yönelim artacak diye düşünüyorum. Çünkü pek çok insan, pandemi sürecinde hayatına dair derin sorularla karşılaştı. Bu sorular için derin düşünceye ihtiyaç duyuyor. Kapitalist baskı ile önümüze konan bol reklamlı yüzelsel kitaplar, filmler bu derin arayışa cevap veremez. Yani artık yirmi adımda mutluluk kitabı yazanlar düşünsün 🙂 Güçlü, derin içerikli üretimler ön plana çıkacak.
THINK House, Temmuz’un ikinci haftası açılıyor. Önce coworking bölümümüz etkin olacak. Eş zamanlı online psikofelsefe workshoplarına devam edeceğiz. Bu çalışmaları birer birer fiziki alanımıza taşıyacağız. Devamında sahne programlarımız başlayacak.
Tüm bunların dışında karantina süreci nasıl geçiyor?
Karantina günleri yoğun çalışmayla geçti. Atölyeler, yazı çalışmaları, yeni iş anlaşmaları derken zaman nasıl geçti anlamadım.
Son olarak okurlara ve THINK House’un takipçilerine bir mesajınız var mı?
Sorgulayan, farkındalığı yüksek okurlar ile yeni kitap sayesinde yakında tekrar bir araya geleceğiz.
THINK Dostlarına da, bu zor süreçte ilgi ve destekleri için kalben teşekkür ediyorum.
Düşüncede buluşmak üzere…