Özgen Aydos
Twitter: @ozgenaydos
Herlanda, gazeteci İrfan Değirmenci’nin ikinci kitabı. İlk kitabı “Bir Uyuyup Uyanalım”da “ötekilerin” hikayesini anlatan Değirmenci, “Herlanda”da bir ülkenin direnişini anlatıyor.
Gazeteciliğin artık özgürce yapılmadığı dönemlerde bile vicdanıyla direnen bir insan İrfan Değirmenci. Bu nedenle onun için direnişi yazmak zor olmamıştır diye düşünüyorum.
George Orwell’in kült romanı “1984” gibi ütopik bir hikâye Herlanda’da anlatılan. Aslında okudukça anlıyorsunuz ki anlatılan bizim hikayemiz.
Her Şeyin her şeye sahip olduğu Herlanda
Herlanda bir ülke, Herlanda’nın başında Her Şey var. Her Şey aslında bir diktatör fakat halkın büyük çoğunluğu onun her şeyi ülkesi için yaptığını düşünüyor. Herlanda vakti zamanında alabildiğine denize kıyısı olan, yeşillikler içinde bir ülke fakat Her Şey’in başa geçmesiyle zamanla denizi örten duvarlar örülüyor, ağaçlar kesilip her yer betonla kaplanıyor. Herlanda halkı da zamanla kaldırım taşlarını ağaçlardan fazla sevmeye başlıyor. Her Şey ölümsüzlüğün ilacını bulduğu için uzun yıllar başta kalıyor. Bunca yıl içinde sanat yasaklanıyor, kız çocuklarının okuması yasaklanıyor, fotoğraf makinesi, cep telefonu, internet yasaklanıyor, maden ocakları kapatılıyor, elçilikler kapatılıyor ve Herlanda’nın dış dünyayla bütün iletişimi kesiliyor. Baskı altında çalışan gazeteler sonunda tek bir gazeteye dönüşüyor ve tüm haberler Her Şey’in istediği şekilde yazılıyor. Hiçbir geçim kaynağı kalmayan Herlanda’da Her Şey’in emriyle organ satışı yapılmaya başlanıyor.
Aslında Herlanda içinde yaşayanlar için cehennem oluyor fakat bunu çok az insan fark ediyor.
Herkesin her şeye boyun eğdiği yerde bir hiç olup yaşamak
Her’i ve Her Şey’i kabul etmeyen o az sayıda insanlar kendilerine “hiç” demeye diyor ve “hiç”lerin direnişi başlıyor. Bunca baskı altında Her Şey’den kurtulmak kolay değil elbet. Büyük bir mücadelenin içine giren Hiç’ler asla silahlanmıyorlar, sadece bir olmanın gücüne inanıyorlar. Onlar çocukları, doğayı, insanca yaşamayı seviyorlar. Herkesin onlara karşı olduğu dünyayı onlar için de güzelleştirmeye çalışıyorlar.
Mücadelenin en önündeki kadınlar
Her Şeye karşı gelen erkeklerin büyük çoğunluğunun cezaevlerine atıldığı Herlanda’da direnişi kadınlar başlatıyor. “Özgürlüğün geldiği gün ölmek yasak” diye düşünseler bile özgürlük için ölmeyi de göze alıyorlar. “Belki biz göremeyeceğiz diktatörden kurtuluşu ama çocuklarımız bu şekilde yaşamayacak” diyen yaşlı kadınlar en ön saflara geçiyorlar.
Her Şey’in zalim bir yönetici olduğunu Herlanda halkına kanıtlayan Hiç’ler sadece yürüyorlar. Yan yana, arka arkaya yürüyorlar. Yürüdükçe sayıları artıyor, yürüdükçe birbirlerine daha çok sarılıyorlar, yürüdükçe kendilerine olan güvenleri artıyor. Bir kar topu kocaman bir çığa dönüşüyor. Ve Her Şey, hiçlerin karşısında hiçbir şey yapamıyor.
Özgürlüğün adı; beraber olmak
İrfan Değirmenci, Herlanda’da “beraber çok güzeliz” diyor. İtaat etmeye karşı çıkıyor, sevginin gücüne inanıyor. Herlanda bize baskının gücünden nasıl kurtulabileceğimizi anlatıyor.
Hiç’ler ülkelerine özgürlüğü getirdiği gün anayasaya şunu yazıyorlar: “Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi başkalarına yapmayın.”
Boyun eğmeyenlerin kitabı Herlanda’yı muhakkak okuyun.