Türkiya Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın açılışında konuştu. Kocatürk konuşmasında elbirliğiyle okuma kültürünü geliştirme çağrısında bulundu.
İşte Kenan Kocatürk’ün konuşmasının tam metni:
“38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı açılış törenine hoş geldiniz.
Geçtiğimiz yıl ve bu yıl sektörümüz açısından zor bir dönem oldu. Yaşadığımız zorluklar bize yayıncılık sektörünün bir kamu hizmeti olarak görülmesi ve kültür yaşamının zenginleştirilmesi amacıyla desteklenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.
2017 yılında ISBN (yeni başlık) sayısı 60.335 adet iken, 2018 yılına geldiğimizde bu sayı 67.135’i buldu. Bandrol (üretim) verilerine göre, geçtiğimiz yılın 10 aylık toplam bandrol adedi 358.346.871 idi, 2019 Ekim sonu itibarıyla genel toplam 363.004.854’e çıkarak %1,30 oranında küçük bir artış gösterdi. Araştırma-inceleme, edebiyat ve çocuk yayıncılığı alanlarının oluşturduğu kültür yayıncılığı 120.086.994 adet kitapla 2019 yılının 10 aylık toplam kitap üretiminin %33,08’sini oluşturdu, 2018 yılının 10 aylık toplam üretimine göre bu alan %2,28’lik artışa sahne oldu. Yaklaşık 4,5 milyon üniversite öğrencimizin bulunduğu ülkemizde akademik yayıncılık alanı 4.149.330 adet üretimle toplam kitap üretiminin %1,14’ünü oluşturuyor. Diğer yandan, %5,73’lük artıştaki eğitim ve yardımcı kaynak yayıncılığı tüm üretimde %56,13’lük paya sahip.
Yayıncılık sektörüne uluslararası çerçevede baktığımızda bu alanın iki temel üzerinde yükseldiğini görürüz: İnsan Hakları Beyannamesiyle güvence altına alınıp korunan yayınlama özgürlüğü, kültürel çeşitlilik ve telif hakları.
Kitaplara yönelik toplatma, dağıtım ve satışı yasaklama kararları ne yazık ki gündemden düşmüyor. Basın Kanunu’na göre kitap toplatma için belirtilen 6 aylık süre aşılmaktadır; yıllar önce yayınlanmış, kamuya mal olmuş, kimileri çok satanlar arasında yer alan birçok kitap için yerel mahkemeler tarafından “örgütsel doküman” denilerek toplatma, yasaklama kararları ne yazık ki tekrar alınmaya başlanmıştır. Üstelik bu kararlar artık sıklıkla yayınevlerine tebliğ edilmeden, fiilen uygulanmakta, okurun kitaba erişimi engellenmektedir.
Temel hak ve özgürlükleri sınırlayan bu tip tedbirler başvurulabilecek en son çare niteliğinde olmalıdır. Bu koşulları taşımayan her tedbir, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırıdır.
Sektörümüzün uzun zamandır beklediği çözümlerden de bahsetmek gerekir. 3-5 Mart 2017 tarihlerinde düzenlenen Kültür Şurası’nda ve 10-11 Mayıs 2018 tarihlerinde düzenlenen 6. Ulusal Yayın Kongresi’nde yayıncılık adına çok önemli kararlar alınmıştır. Bu konuşmada bahsettiğim her konu Kültür ve Turizm Bakanlığımızın düzenlediği bu iki önemli etkinlikte görüşülmüştür, ancak hâlâ çözüm beklemektedir.
• Telif Hakları Yasa Taslağı: Hem dijitalleşmenin artmasıyla yaygınlaşan dijital korsanlığı hem de yaygın fotokopi korsanlığını engelleyecek ve güncellenerek yaratıcı sektörlerin ihtiyacını karşılayacak, sektörün tüm bileşenlerinin görüşlerinin alındığı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu taslağı bir an önce yasalaşmalıdır.
• Vergi mevzuatı: KDV indirimi ile kültür endüstrisi ve yayıncılar desteklenmeli, yazar ve çevirmenlerin üzerindeki vergi yükü kaldırılmalıdır. Telif gelirleri üzerindeki vergi yüklerinin kaldırılması, yayıncılık sektörünün ve kültür endüstrisinin gelişmesi adına yeni eserlerin kültür dünyamıza girişinin önünü açacaktır.
• Kütüphaneler: İlk ve orta öğretimde sınıf kitaplıkları ve okul kütüphaneleri kurmalıyız. Milli Eğitim Bakanlığı kütüphanelere kitap alımı için bütçe ayırmalı, Kültür Bakanlığı’na bağlı kütüphanlerin sayısı ve satın alma bütçeleri arttırılmalı.
• Yazılı Kültürü Koruma Kanunu: Gelişmiş ülkelerde kültür endüstrisinin çeşitliliğini, üretiminin sürekliliğini, yayın sektöründeki satış ve dağıtım ilişkilerini rekabet kanunlarının dışında tutarak koruma altında düzenleyen yasalar var. Hazırlanacak bir Yazılı Kültürü Koruma Kanunu’nun, kültürel çeşitliliğin gelişmesine ve korunmasına, yayıncılık dünyasına, bağımsız kitabevlerinin güçlenmesine, okuma kültürünün ve dağıtım sisteminin gelişmesine faydası olacaktır. Biz özellikle bu konuyla ilgili çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz.
Okuma kültürü
Bilindiği gibi ülkemizin de kurucularından olduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD), 15 yaşa uygulanan ve en son 2015 yılında yapılan PISA uygulamasına göre Türkiye 72 ülke arasında matematik alanında 49’uncu, okuma yeterliliğinde 50’nci ve fen bilimleri alanında 52’nci sırada. Önümüzdeki ay açıklanacak olan 2019PISA araştırmasının sonuçlarını biz de heyecanla bekliyoruz.
Tüm gelişmiş ülkelerde çocukların kendi dilinde okuduğunu anlamasının en önemli yolu, okuma kültürü… Önce ailelerden başlayan okuma alışkanlığı daha sonra okullarda öğretmenlerin çocukları kitapla, kütüphaneyle yakınlaştırıp kitap okumalarını teşvik etmesiyle devam ediyor.
Milli Eğitim Bakanlığının açıkladığı 2023 Eğitim Vizyon Belgesinde ne yazık kiokuma kültürü, kitap, kitaplık ve okul kütüphaneleriyle ilgili bir içerik göremedik. Vizyon belgesinde olmasa dahi bu konuya eğilmemiz gereklidir.
2016 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye genelinde 1137 adet halk kütüphanesi var. Geçtiğimiz yıllarda 12 milyon TL civarında bir ödenek ayrıldı. Bu rakam, Almanya’nın bir kasabasındaki kütüphaneye ayrılan kitap alım bütçesine eşit. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hem halk kütüphaneleri sayısını hem de kitap satın alma bütçelerini artırmasını talep ediyoruz. Ülke olarak 180’den fazla sayıya ulaşan üniversite kütüphanelerinin hem nitelik hem nicelik olarak zenginleşmesini de mutlaka gerçekleştirmeliyiz.
Çağrımızı yineliyoruz: İlgili kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, ülkemizin büyük şirketleri, yazar ve yayıncılarının elbirliğiyle bir okuma kültürünü geliştirme seferberliği başlatalım. Biz yayıncılar olarak bu büyük seferberlikte üzerimize düşen her şeyi yapmaya hazırız. Ancak sosyal devlet olmanın bir gereği de başta çocuklarımız olmak üzere toplumumuzun okuma kültürüne destek olmaktır.
OKUYAY – Okuma Kültürünü Yaygınlaştırma Platformu
Biz de Türkiye Yayıncılar Birliği olarak okuma kültürü konusunda çalışmaya kararlıyız ve çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Sivil Toplum Sektörünün Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı kapsamında hibe desteği verdiği 10 STK’den biri de Türkiye Yayıncılar Birliği oldu. Aldığımız bu hibe ile kurulan OKUYAY Platformu, Türkiye’de okuma kültürünü desteklemeye çalışan sivil toplum kuruluşlarının, aktivistlerin, gönüllülerin gelişmelerine hizmet edecek ve gerek Türkiye gerek Avrupa’daki iyi örnekleri Türkiye geneline yaymayı hedefliyor. Bunu yaparken de Türkiye ve Avrupa’da yerleşik çok önemli kurumlarla ortaklık yapıyor; Türk Kütüphanecileri Derneği (TKD), Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), Kadıköy Belediyesi ve Kingston Üniversitesi (Birleşik Krallık).
OKUYAY Platformu toplumun her kesimini hedeflemesi bakımından da çok önemli. Proje ekibimiz Türkiye’nin 4 bölgesinde çocukları, ebeveynleri, öğretmenleri, kamu kuruluşlarını, kütüphaneleri ve sivil toplumu bir araya getirerek okuma kültürünü yaygınlaştırmak adına yayıncılık paydaşlarıyla pilot uygulamalar yapacak, hazırlanacak okuma kültürünü geliştirme kiti ile Türkiye genelinde kullanılacak bir kaynağı toplumun hizmetine sunacaktır.
En son 2011 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünün yaptırdığı Okuma Kültür Haritası’nı OKUYAY kapsamında yenilediğimizin müjdesini de buradan vermek isterim. Bu kapsamda 3 Kasım 2019 Pazar saat 14.45’te Karadeniz Salonu’nda gerçekleştireceğimiz ve Türkiye’nin okuma kültürü haritasını açıklayacağımız “Aslında Okuyoruz: Türkiye’nin Güncel Okuma Kültürü Araştırması” başlıklı panelimize katılımınızı bekliyoruz.
İstanbul, UNESCO’nun Dünya Kitap Başkenti’ne aday olmalıdır
Ülkemizin yayıncılığının ağırlığı İstanbul’dadır. En fazla yayınevi, kitabevi İstanbul’dadır. Kitap satışlarının da ağırlığı İstanbul’dadır. Üniversite ve okul sayıları açısından da İstanbul liderliğini korumaktadır. İstanbul bir anlamda kitabın başkentidir.
Türkiye genelinde yaptırdığımız STK haritalaması çalışmasında okuma kültürü ile doğrudan ilgili 346 vakıf, dernek, topluluk, kişi ve online platform var; bunların 142’si İstanbul’da bulunmaktadır.
İstanbul, kültürel çeşitliliğin korunarak okuma kültürünün geliştirilmesinde bir merkez olmalıdır.
UNESCO her yıl bir şehri Dünya Kitap Başkenti (World Book Capital) ilan ediyor. Dünya Kitap Başkenti ilan edilen şehirlerde bir yıl süreyle kitap ve okuma kültürü üzerine yayıncıların, yazarların, sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin katılımıyla etkinlikler düzenleniyor. İstanbul’a kültürel ve turistik alanda büyük katmadeğer sağlayacak bu etkinlik için başvurumuzu yapmalıyız. Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle yapılacak bir işbirliğinde yer almaktan yayıncılarımız ve biz memnuniyet duyarız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Dünya Kitap Başkenti’ne aday olmalıdır.
Kültürel çeşitlilik
Yayıncılık ülkemizin taraf olduğu Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’nin uygulamasında ana taşıyıcı sektördür. Bu sözleşmenin hayata geçirilmesi için yayınlama özgürlüğü vazgeçilmez önkoşuldur.
Kitap fuarları, kültürel çeşitliliğin ve yayınlama özgürlüğünün korunması ve yaşatılması anlamında önemli alanlardır. 40.000 metrekarede kurulan, yurt içi ve yurt dışından 800’ün üzerinde yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılacağı, 300’e yakın kültür etkinliğinin ve binlerce imza gününün düzenlendiği 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda bu çeşitliliği ve çoksesliliği gözetiyoruz.
Türkiye Yayıncılar Birliği, 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı kapsamında çok önemli paneller düzenleyecek. Bugün burada çok değerli iki konuğumuz var: Uluslararası Yayıncılar Birliği Başkanı Sayın Hugo Setzer ve Uluslararası Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Sayın José Borghino, bugün “Yayıncılık Sektörüne Global Bir Bakış” panelinde bizimle birlikte olacaklar. Yine bugün “Arap Edebiyatı Nereye Gidiyor?” başlıklı panelde Mısırlı konuşmacımızla değerli isimleri bir araya getireceğiz.
Yarın Almanya’dan değerli konukların katılımıyla düzenleyeceğimiz etkinliklerimiz ise kitabevlerinin ayakta kalmasına yönelik önemli bir örneğin paylaşılacağı “Bağımsız Kitabevlerini Sürdürülebilir Kılmak: Almanya Örneği” ve okullarda kitap kültürünü geliştirmeye yönelik “Eğitim Sistemine Okuma Kültürünü Yerleştirmede Kitapların Rolü”. Bu panellerin gerçekleşmesinde bize destek veren Frankfurt Kitap Fuarı’na teşekkürlerimizi sunarız. Türkiye’nin okuma kültürü haritasını açıklayacağımız Aslında Okuyoruz: Türkiye’nin Güncel Okuma Kültürü Araştırması paneli de yine yarın gerçekleşecek.
Bu yıl ayrıca yine ilkleri gerçekleştiriyoruz: 6 Kasım Çarşamba günü düzenleyeceğimiz Yayıncı-İllüstratör Buluşması’nda yayınevi yetkilileri ile illüstratörlerin bir araya getireceğiz. Yapacakları özel görüşmelerde illüstratörler portfolyolarını doğrudan yayıncılara sunarak işlerini tanıtma fırsatı yakalayacaklar. 7 Kasım Perşembe günü yapılacak Yayıncı-Freelancer Buluşması’nda ise editörler, çevirmenler, grafikerler, tasarımcılar yayıncılarla bir araya gelecekler. Yine aynı gün, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin 25 yıldır düzenlediği Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödül Töreni düzenlenecek, ödüller İstanbul Kitap Fuarı’nda sahiplerini bulacak. Yazarların, İlk Kitabım TÜYAP’ta başlığı altında ilk kitaplarını yine ilk kez kitap fuarında okurların karşısına çıkaracakları kısa söyleşilerde otuzdan fazla ilk kitap sunumu gerçekleştirilecek.
Buradan tüm okurlarımıza “Kitap şenliğimize hoşgeldiniz” diyorum ve herkesi 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda kitaplarla buluşmaya davet ediyorum.
Fuarımızın ve şenliğimizin tüm meslektaşlarımıza, yazarlarımıza, çizerlerimize, çevirmenlerimize, yayın dünyasının çalışanlarına hayırlı olmasını diliyorum.
Sözlerime, 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı onur yazarı Adnan Özyalçıner’e bizleri onurlandırdığı için teşekkür ederek son veriyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.”