İtalyan felsefeci Francesca Rigotti’nin Küçük Şeylerin Felsefesi ve Cihan Çakan’ın Geçmiş Zaman Ambarı kitapları Notos Kitap’tan okurlarla buluşuyor.
Küçük Şeylerin Felsefesi
Büyük şeylerin ve yüce ideallerin yol gösterici olmaktan çıktığı zamanımızda küçük ve sıradan şeyler bize ne öğretebilir?
İtalyan felsefeci Francesca Rigotti Küçük Şeylerin Felsefesi’nde eşyalarla, nesnelerle, gündelik pratiklerle ilişkimizi özel bir felsefi yaklaşımla ele alıyor; kavramlar, argümanlar, çözümlemeler kadar metaforlar, imgeler, gündelik dil de bu yaklaşımın temel unsurları.
Rigotti minimalizmin “az çoktur” ve “küçük güzeldir” sloganlarından hareketle büyük yerine küçük, majör yerine minör, yüce yerine güzel, sert yerine yumuşak, katı yerine akışkan, eril yerine dişilden yana konumlanıyor. Ev işleri, gündelik uğraşlar, sıradan nesneler, el sanatları ve zanaat Rigotti’nin “küçük felsefesi”nin başrollerinde.
Rigotti’ye göre felsefenin işi sadece büyük düşünce sistemleriyle, etik ve siyasal meselelerle, epik ve tarihsel olaylarla uğraşmak değil sıradan gerçeklikle, gündelik deneyimlerle, emek ürünü şeylerle de ilgilenmek. Hatta ancak şeyler, nesneler ve canlılarla yakından ilgilendiğimiz ve rutin işlere özen gösterdiğimiz takdirde iyilik, güzellik ve adalet üstüne düşünme becerilerimizin fiilen geliştiğini öne sürüyor.
Geçmiş Zaman Ambarı
Hatırlayamadığı çocukluğunun izini süren bir genç kız, çevrelerinde olup bitenleri anlamlandırmaya çalışan çocuklar, ikizinin ardından otobiyografi yazmaya çalışan bir kardeş, mezar taşı arayan bir öğretim üyesi. Çatışan anne oğul, gelin kaynana, kendiyle yüzleşemeyen bir avukat. Yaşanmamış ya da her şeye rağmen yaşanan aşklar.
Kırsalın basit gibi görünen karakteristiğinin altındaki çetrefilli yapı, ilişkilerin ve rollerin karmaşık boyutları üzerinden anlatılıyor. Geçmiş gündeliğin telaşında karakterlerin hayatına sızıyor.
Geçmiş Zaman Ambarı bir yandan köyün ve taşranın gerçekliğini karakterlerin düşünme biçimleri ve ruh durumları üstünden anlatırken bir yandan da şimdiki zamana gölgesini düşüren geçmişin izini sürüyor.
Oyun yazarlığından yetişen Cihan Çakan’ın güzel bir Türkçesi var. Karakterlerinin kişilik özelliklerini ayrıntıları kullanarak canlandırmayı iyi biliyor. İlk bakışta fark edilmeyenleri görüp gösterebilen bu öyküler iyi bir öykü yazarının geleceğinin habercisi.