Hakan Özbek
Twitter: Gormoti
Bugün ütopya ve distopya gibi kelimeleri çok rahat bir şekilde kullanıyoruz ancak bu kavramların ortaya çıkış sürecinden, neyi-nasıl ifade ettiği konusundan oldukça uzağız. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan Ütopya Edebiyatı adlı kitap bize bu konuda oldukça detaylı bilgiler sunuyor. Sadece kavram olarak değil, bu kavramın nasıl ortaya çıktığını ve geliştiğini ütopya ve distopya örnekleri üzerinden bizlere gösteriyor.
Cambridge Edebiyat Araştırmaları kapsamında hazırlanan bu çalışma on bir bölümden oluşuyor ve her bölüm konusunda uzman bir akademisyen tarafından kaleme alınmış.
Ütopya Edebiyatı kitabında ‘ütopya’nın sözcük ve kavram olarak ortaya çıkışı ele alınıyor. Kelimenin nasıl icat edildiği konusu detaylı bir şekilde işlenirken, köken olarak Antik Yunan dönemine kadar iniliyor ve işe Platon’dan başlanıyor. Kavramın ortaya çıkarılmasının yanı sıra edebi bir tür ya da hiciv türü olarak ütopyanın dünü ve bugünü detaylarıyla araştırmada işleniyor.
Ütopya kavramını kitabıyla hayatımıza sokan, isimlendiren Thomas More aslında Platon’un Devlet’ini modernleştirmekte ve yaşamı Hristiyan etiği bağlamında, insanın iyiliği meselesini ve toplumsal yetersizliklerle yüzleşmesini daha da zorlu kılmaktadır. Yine More’nin Utopia’sı kendi döneminin (16.yy) Avrupa entelektüel elitinin ortak çalışmasının bir ürünüdür. Dönemin evrensel dili olan Latincede kaleme alınan Utopia, bu sayede döneminde daha etkili olmuştur ve günümüzde hala insanları etkilemeye devam etmektedir. More sonrası ütopyacılık ise Rönesans ve Aydınlanma dönemlerinde gelişimini sürdürmüştür.
More’da Hristiyan etiği etkisindeki ütopya, sonraları Avrupalıların dünyanın görülmemiş yerlerini keşfetmeleriyle gelişmeye devam etti. Çünkü yeni keşifler yeni kültürleri görmeye olanak sağlarken, hayal kuran entellektüeller için ise yeni bir umut olmuştur. Bu konuda Oscar Wilde, “İlerleme utopiaların gerçek olmasıdır” derken, utopiayı dışarıda bırakan bir dünya haritasının bakmaya bile değmeyeceğini söylemiştir.
Ütopya zaman içerisinde ahlaksal boyutunun yanı sıra felsefe, sosyoloji gibi çeşitli disiplinleri içine alarak gelişimini sürdürür ve 19. yüzyılda altın çağını yaşar. Kavramın başlıca bir edebiyat olarak gelişmesi ile birlikte distopya, eukronya gibi yeni açılımlar ortaya çıkar.
Bu kitapta entellektüellerin kendi döneminin gelişmelerinden uzak kalamadığı ve bu durumdan ütopyanın da ziyadesiyle etkilendiği görülmektedir. Keşiflerle birlikte yeni kültürler ve yeni kaynakların ortaya çıkması beraberinde farklı hayalleri getirmektedir. Önceleri görülmemiş topraklar üzerinden ütopyalar oluşturulurken, sonraları ise uzay konusu ütopyalarda kendine yer bulmaya başlar. Bu araştırmalarda ütopya ile bilim kurgu kavramlarının da birbirinden neden ayrı tutulması gerektiği, farklılıklarının ne olduğu da net çizgilerle okuyuculara belirtilmektedir.
Bu araştırmalar More sonrasında ütopya/distopya edebiyatının içinde önemli yer tutan Wells, Orwell, Huxley, Zamyatin gibi isimlerin amaçlarını, yönelimlerini de bizlere açıklamaya çalışıyor.
Ayrıca kitabın ilk kısmında ütopya edebiyatı ve düşünce sistemindeki temel eserlerin kısa bir kronolojisi de bulabilirsiniz.
Ütopya edebiyatı ve düşünce sistemindeki temel eserler için tıklayın
Kitap hakkında;
Cambridge Edebiyat Araştırmaları kapsamında Gregory Claeys tarafından hazırlanan Ütopya Edebiyatı kitabı Zeynep Demirsü’nün çevirisiyle, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ve Türkiye’nin ilk ve tek bilim kurgu kütüphanesi Özgen Berkol Doğan Bilimkurgu Kütüphanesi işbirliğiyle okuyuculara sunuldu.