Çocuk edebiyatının güçlü kalemlerinden eğitimci ve yazar Hafize Çınar Güner ile son kitabı Bitmeyen Mitoloji üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Gazi Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nü bitirdim. Ardından da Ankara Üniversitesi’nde Yaratıcı Drama alanında yüksek lisansı yaptım. Yirmi yıllı aşkın bir süredir çocuklara dair okuyorum, dinliyorum, oynuyorum ve yazıyorum. Dahası çocuklarla iç içeyim ve onlarla birlikte üretiyorum. Son on beş yıldır Terakki Vakfı Okulları Levent Yerleşkesin ’de drama ve tiyatro öğretmenliği yapıyorum. Hikâye anlatıcısı ve çocuk yogası eğitmeni olarak kütüphanelerde, kitabevlerinde, okullarda ve pek çok farklı mekânda “Masal Yoga” atölyeleri düzenliyorum. “İlköğretimde Yaratıcı Drama” ve “Eğitim İçin Tiyatro” kitaplarımın ardından ilk çocuk kitaplarım “İyi ki Varsın Tilki Toni” adlı serimin ilk iki kitabı, bundan altı yıl önce Kelime Yayınları tarafından yayımlandı. Serinin üçüncü kitabı yayına hazırlanırken ise resimli çocuk kitaplarım “Aslan’ın Doğum Günü”, “Ayı Masalı” “Park Canavarı” yine aynı yayınevi tarafından basıldı. “Annemin Kalbi Kuş Gibi” adlı kitabım Betakids etiketiyle ve daha küçük yaş grubuna (1-3 yaş) hitap eden “İda ve Mila” serim ise Dinozor Çocuk etiketiyle okurla buluştu. Resimli kitaplarımdan sonra tekrar ilkokul çağı çocukları için yazmaya başladım. Şu sıralar “Bitmeyen Mitoloji – Baklanbaus Anlatıyor” adlı kitabımın ikincisi üzerine çalışıyorum. Beş yıldır Kadıköy Anneleri adlı web sitesindeki “İlk Kitaplığım” adlı köşemde çocuk kitapları tanıtıyor, bir eğitimci ve yazar olarak annelik deneyimlerimi paylaşıyorum ve ayrıca mevsimde bir kez olmak üzere Küçük Kitap Kurtları Buluşmaları düzenliyorum. Geçtiğimiz yıldan itibaren ise Cumhuriyet Kitap Eki çocuk ve gençlik edebiyatı sayfası Taş –Kâğıt – Makas’ın ekibinde yer alıyorum, bu sayfasında bebek, çocuk ve gençlik kitaplarına dair yazılar yazıyorum.
Çocuk Gelişimi ve Eğitimi üzerine lisans, ardından ise Yaratıcı Drama alanında yüksek lisans yaptınız. Şu anda da Terakki Vakfı Okulları’nda yaratıcı drama dersleri veriyorsunuz. Eğitiminiz ve öğretmenliğiniz yazarlığınıza nasıl etki etti?
Elbette ki çocuklarla çalışmak, böylelikle onların dünyasına tanık olmak bir yazar olarak beni çok besledi. İlk çocuk kitabım “İyi ki Varsın Tilki Toni – Arkadaşlık Puding Gibidir” çalıştığım okuldaki birinci sınıf öğrencilerimle yaptığım bir drama çalışması sonrası ortaya çıktı. Empati tutumu, problem çözme becerisi konusunda bir tilki kuklasıyla yaptığım bu çalışmayı pek çok platformda meslektaşlarımla paylaşmıştım. Yarattığım Tilki Toni karakteri günden güne ete kemiğe büründü ve bir öykü kahramanına dönüştü. Bu bal gözlü, bol tüylü tatlı kahraman hem çocuklar hem de yetişkinler tarafından çok sevildi. Kitabın on ikinci baskıya ulaşması da sanırım onun ne denli sevildiğini gösteriyor. Son kitaplarımdan biri olan Bitmeyen Mitoloji – Baklanbaus Anlatıyor adlı kitabımı da yaklaşık on yıldır okulumda yaptığım bir çalışma sayesinde yazdım. Üçüncü sınıf öğrencilerimle Yunan mitolojisine dair öyküleri yıllarca sahneye koydum. Çocuklar için yazılmış pek fazla eser olmadığından farklı kaynaklardan okumalar, araştırmalar yaptım. Mitolojinin bitmek bilmeyen fantastik dünyası çocuklar kadar beni de etkiledi ve ortaya mitoloji serisinin ilk kitabı çıktı. Senelerdir antik bir kentte yaşayan bilge Kaplumbağa Baklanbaus çocuklara şimdilik Altın Nar Tanesi ve Pandora’nın Kutusu adlı iki öyküyü anlatıyor. Serinin devamının ise üzerinde çalışıyorum. Tüm bu çalışmalarımda okulumun bana açtığı yaratım alanın da payı büyük. Çocuklarla özgürce üretme ve ürettiklerimi paylaşma imkânı bulduğum için şanslıyım.
Ben edebiyatın en iyi öğrenme yolu olduğunu düşünüyorum. Size göre edebiyatın çocuk gelişiminde ve eğitimindeki rolü nedir?
Her seferinde farklı görsel metinle (her sanatçının tarzı ve yorumu farklı değil mi), kısa edebi kurgularla karşılaşan çocuğun bebeklikten itibaren yaratıcılığı, hayal gücü, sanatsal bakış açısı güçlenecek, edebi dilin de lezzetine varacaktır. Sanattın hazzını yaşayacaktır. Her defasında farklı bir kültüre ait sanatçıyla tanışan çocuk dünyaya farklı gözlerle pek çok açıdan bakacaktır. Edebiyat sayesinde hoşgörü, sevgi, yardımlaşma, dayanışma, işbirliğini duyumsayacak, iyiliğe karşı inancı güçlenecektir. “Kurt Geri Dönmüş! “ ya da “Bay Tavşan’ın Bir Fikri Var” adlı kitapları okuyan çocuk boyun eğmeyecek zorbalığa karşı mücadele edecektir. Kötülüğün kol gezdiği ortamda sanatla iyileşmeyi ve mücadele etmeyi öğrenecektir. İyi edebiyatla karşılaşan çocuk ileride sadece iyi edebiyatı seçmeyi değil hayatı değiştirebileceğini öğrenecektir. İyi edebiyatla karşılaşan çocuk ileride sadece iyi edebiyatı seçmeyi değil erdemli yaşamayı, adaleti öğrenecektir. Sanırım en çok ihtiyacımız olan da bu.
İlk göz ağrınız olması sebebiyle İyi ki Varsın Tilki Toni’nin sizde ayrı bir yeri vardır sanırım. Peki ilk kitabınızdan bu yana yazarlığınız nasıl bir değişime uğradı?
Evet, Tilki Toni’nin kalbimdeki yeri bambaşka. Ondan çok şey öğrendim. Ona ve onun doğuşunda bana destek olanlara çok şey borçluyum. Tilki Toni kitaplarımı kalem aldığım yıllarda Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sedat Sever’den doktora düzeyinde çocuk edebiyatı dersleri alıyordum. Bu dersler sayesinde pek çok yerli ve yabancı çocuk edebiyatı yazarıyla tanışma ve onlarca kitap inceleme raporu yazma fırsatım oldu. Tüm o okuduğum kitaplar ve yazdığım raporlar beni çok geliştirdi. Ardından oğlum İda’nın doğumuyla resimli çocuk kitapları cennetine girdim. Oğlumla birlikte telifli ve çeviri yüzlerce kitap okuduk. Okuduğumuz kitaplardan seçtiklerimi beş yıldır Kadıköy Anneleri web sitesindeki İlk Kitaplığım adlı köşemde ebeveynler için tanıtıyorum. Geçtiğimiz yıl gittiğim Bologna Çocuk Kitapları Fuarı da ufkumu çok genişletti. Son bir yıldır Cumhuriyet Kitap Eki çocuk ve gençlik edebiyatı sayfası Taş –Kâğıt – Makas’ın ekininde yer alıyorum, bu sayfasında bebek, çocuk ve gençlik kitaplarına dair yazılar yazıyorum. Her hafta birçok çocuk kitabı okuyorum. Okumak ve yazmak birbirinden ayrı düşünülemez zaten. Son altı yılda tüm olup biten elbette ki yazarlığımı da geliştirdi. Didaktik olmaktan uzaklaştırıp özgürleştirdi ve özgünleştirdi. Yazma ve yaratma hızım arttı ve dilim daha sade ve akıcı bir hale geldi. Tabii aslında bunun taktirini okura bırakmak gerekir.
Kadıköy Anneleri’nde İlk Kitaplığım köşesini hazırlıyorsunuz. Önerilerinizi neye göre belirliyorsunuz?
Son on yılda çocuk kitapları büyük bir ivme kazandı. Çocuk edebiyatına her geçen sene yeni yazarlar katıldı ki ben de onlardan biriyim. Çeviri kitapların sayısı da arttı. Çocuk edebiyatının paradigması değişirken evrensel değerlere sahip özgün ve didaktizmden uzak eserler verilmeye başladı. Çizerlerin, editörlerin yazarlarla bir takım olduğu, tasarımın ve baskı kalitesinin önemi anlaşıldı. Tüm bu artışın içinde bir nicelik sorunu ortaya çıkıyor. Anne ve babalar çocukları için nitelikli çocuk edebiyatı yapıtı arayışına giriyorlar ve bu arayışta karşılarında onları besleyecek ve yönlendirecek bağımsız kitapçılar yok, ortada belli başlı yayıneviyle dirsek temasında olan blogger anneler var. Bu durumda hem bir anne hem de bu alanın uzmanı olarak kendimi sorumlu hissedip beş yıl önce bu sitede ebeveynler için kitap önerileri yazmaya başladım. Önerilerimi seçerken tamamen bağımsızım. Bu köşe için hiçbir yayınevinden protokol kitap istemedim, istemiyorum. Defalarca oğluma okuduğum böylelikle defalarca deneyimlediğim telifli ya da çeviri özgün, çocuğun eğlenme ve düşünme gereksinimini karşılayan, onu yaşamla tanıştıran, onunla arkadaş olabilen, her defasında ona farklı bir estetik algı katacak sanatsal duyarlılıkla yapılmış resimlere sahip, doğru bir Türkçe ile yazılmış ya da çevrilmiş, yalın, sade, ritmik, çocuğa alan açan, onu onun hayal kurmasına ve umut etmesine olanak veren her tür kitaba yer veriyorum. Kimi zaman çocuklarımızın gelişimsel dönemlerinde yaşadıkları sorunlara ya da bizlerin yaşadığı toplumsal sıkıntılara dair kitaplar seçiyorum. Çünkü şunu çok iyi biliyorum iyi bir çocuk kitabı bize çok şey öğretir ve asla sadece çocuklar için değildir.
Küçük Kitap Kurtları Buluşmaları düzenliyorsunuz. Bu etkinlikler nasıl geçiyor, neler yapıyorsunuz?
Mevsimde bir kez yani yılda dört kez düzenlediğim bu buluşmaların aslında iki temel amacı var; birincisi annelerle ve hatta babalarla bir araya gelerek onların bebeklerine, çocuklarına kitap okumalarını teşvik etmek ve onlara nasıl kitap okuyacakları konusunda model oluşturmak, çocukları ise “iyi” kitaplarla ve o kitapların yaratıcılarıyla buluşturarak okuma kültürüne katkı sağlamak. Ücretsiz yaptığımız bu buluşmalarda sadece katılımcılara buluşmada okunan kitabın alınmasını öneriyoruz. Çoğu zaman ikramlarımız ve sürpriz hediyelerimiz oluyor. Bugüne kadar organik pazarda, butik kitapevlerinde, parkta pek çok farklı mekânda sayısız buluşma gerçekleştirdik. Bu buluşmalarda bir yazar kendi seçtiği bir kitabını çocuklara okuyup bir etkinlik gerçekleştiriyor kimi zaman yazara kitabın çizeri de eşlik ediyor. Her buluşmaya yoğun bir ilgi oluyor. Hem ebeveynler hem de çocuklar için çok keyifli geçiyor ve bu da çocuğa şu mesajı veriyor. Kitaplar eğlencelidir!