Yazar Ayfer V. Artaç, İlham Perileri serisi ile sanatçılarla ve ilham perilerini buluşturuyor. Ayfer V. Artaç ile kitapları ve çocuklar için yaptığı çalışmalar üzerine konuştuk.
İlham Perileri serisi nasıl ortaya çıktı?
Çocukların sanatçılarla ve sanatla mesafesiz bir ilişki kurmaları için böyle bir seri hazırladık. Onlarla uzun süredir sanatsal zeminlerde buluşuyorum. Bu ana kadar müzikal çalışmalar ve yaratıcılık eğitimleri ile sürdürdüğüm buluşmaları bu kez kitap serisi gibi, istedikleri zaman ulaşabilecekleri daha kalıcı bir zemine çekmek istedim. Çocukları sanata daha yaklaştırabileceği düşüncesiyle fantastik kahramanlar (ilham perileri) Lorza ve Perus ile ünlü sanatçıların üretim süreçlerine dahil olduk.
Bu fikri aynı heyecanla paylaşan sevgili Aslı Tunç ve Özlem Öznur Gökbulut aracılığı ile proje hayata geçti. Serinin özelliği görsellerle ve müziklerle bir öykünün okunması veya dinlenmesi. Bu anlamda çok şanslıyım. Çizimleri olağanüstü bir fantastik dünya kuran Tuğçe Karaburçak yaptı. Müzikler ise Mozart kitabında ‘düzenleyen’, Van Gogh kitabında ise ‘özgün beste’ yapan Meriç Artaç’a ait. O da Hollanda’da yaşamını sürdüren uluslar arası çalışmalar yapan bir besteci.
Bu serinin devamı gelecek mi, bu kez hangi sanatçılar yer alacak?
Devamı gelecek. Müzik, resim ve heykel alanındaki ünlü isimleri konu ediyoruz. Mozart ve Van Gogh’dan sonra sıra Michalengelo’da. Onun da hazırlıkları bitmek üzere.
Perilerin sanatçılara ilham vermesi ve bunu doğadan buldukları ile yapması çok hoş. Sizce bunun çocuklara etkisi nasıl oluyor? Bu bakış açısı doğaya saygıyı da beraberinde getiriyordur diye düşünüyorum.
Konu resim ve Van Gogh olunca ilham perilerinin doğadan buldukları ile ilham vermeleri sürpriz değil aslında. Doğa büyük bir keşif ve deneyim alanı çocuklar için. Sürpriz olan ‘aslında ve maalesef’ yetişkin dünyasına geçişte ‘ne oluyor da’ doğadan bu kadar kopuluyor? Evrenin tüm sunumlarına ne zaman gözümüz kapanıyor ve duyarsızlaşıyoruz ona bakmamız lazım…
Çocuklar için üretmek sizi nasıl etkiliyor? Bunun kolaylıkları ve zorluklarından bahsedebilir misiniz?
Hiçbir zaman ; ‘şu anda yetişkinler için’ veya ‘ şu anda da çocuklar için üretiyorum’ diye duygusal bir ayırımım olmadı ama teknik olarak özen gösterilmesi gereken yerler var. En azından sorumluluk anlamında var. Çocuklar için ürettiğiniz materyallerde ortaya attığınız her ‘soru’nun toplumsal yaşama veya ilişkilere dair bir kod oluşturma gücü var. Olumlu veya olumsuz! Yetişkin bunu ayırt edebilir ama saf duru zihinler için özenli olmanız gerekir. Konu, dil ve içerik açısından evrensel bir bakış açısıyla yaklaşmaya çalışıyorum. Geleneksel roller ve ilişkiler, cinsiyetçi bir dil kullanılmaması, barışçıl çözümler açıkçası önem verdiğim başlıklar.
Kitabın yanı sıra gösteri sanatlarına dair çalışmalarınız oluyor Sahne İstanbul Sanat’ta. Şu anda pandemi nedeniyle yüz yüze etkinlikler sekteye uğramış durumda. Peki Sahne İstanbul’da çevrimiçi etkinlikler, atölyeler veya başka çalışmalar devam ediyor mu? Bu süreç nasıl geçiyor?
Sahne İstanbul Sanat çocuklarla birlikte çok güzel buluşmalar ve üretimler yaptı. Hem okullarla işbirliği yaparak sahnelediğimiz çocuk müzikalleri hem festivallerde oluşturduğumuz sanat atölyeleri çok etkili ve keyifli buluşmalardı. Dediğiniz gibi pandemiye kadar sürdü. Gösteri sanatları çok içice ve kolektif bir üretim biçimi. Pandemiyi yeni üretimler için bir mola süreci olarak görüyoruz ve yeni projeler hazırlıyoruz.
Geçmişten bu yana çocuklar için pek çok çalışmanın altına imza attınız? Çocuklar için çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Bu süreç TV dünyasına ilk adım attığım yıllarda Susam Sokağı Projesiyle başladı. Proje Amerikan CTW Televizyonuyla ortak yapımdı ve benim ilk deneyimlerimden biriydi.
O zaman Amerikalıların çocuk hedefli üretimlere nasıl baktıkları konusu beni çok heyecanlandırmıştı. Öncesinde akademisyenlerle, sanatçılarla, metin yazarlarıyla uzun ve titiz toplantılar yapılıyor, hedefler belirleniyor, yüzlerce soru soruluyor, araştırmalar yapılıyor ardından uygulamaya geçiliyordu. O süreçte çocuğa yapılan yatırımın ülkeye yapılan yatırım olduğu fikrine tanık oldum. Yaşadığımız dünyayı anlamaya, birlikte yaşamaya, farklılıkları anlamaya yönelik bir çaba bu. Bu kadar hassas bir konu sadece ebeveynlerin titizliği ve çabası ile çözülecek bir konu değil. Eğitim kurumları, sanat kurumları, medya vb. herkesin bir sorumluluğu var.
Ben de kendi ilgi alanım dahilinde sorumluluğuma sahip çıktım sadece.
Hem kitaplar hem de gösteri sanatları ile çocukları buluşturuyorsunuz. Size göre sanat çocukların gelişiminde nasıl bir öneme sahip?
O kadar geniş kapsamlı bir soru ki bu; Çocuk gelişiminde ruhsal fiziksel zihinsel faydaları eşsiz ve bunlar çok kolay ulaşılabilecek bilgiler!
Asıl önemli olan yaşamdaki renk sıkalamıza katkısı! Herhangi bir sanat dalında ister üretici ister izleyici olun; Sanat her seferinde ‘kendinizde varlığını bile bilmediğiniz bir renkle tanıştırır’ Yeter ki açık fikirli olalım.