“Hikaye, annemle babamın beni mutluluğa boğduğu gün başlıyor. Annemin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı, babam da durmadan gülüyordu. Bana ne söyleyeceklerini asla tahmin edemezdim. Meğer beni dünyalar kadar kocaman sevdikleri için, bana dünyanın en güzel hediyesini vereceklermiş.”
Tahmin edeceğiniz üzere dünyanın en güzel hediyesi bir kardeş! Kıskanırsın, kızarsın, kızdırırsın ama günün sonunda varlığı için şükretmez misin? Kitap kardeşi olacak bir çocuğun hazırlık süreci, kardeşin doğumuyla birlikte yaşanan değişimleri, ona karşı hissettiği duygu ve düşüncelerini içeriyor. Mutlu haber çocuğa verildikten sonra sorular ve duygular birbirine karışmaya başlıyor: Acaba onu nereden sipariş ettiler? Yüzü nasıl olacak? Mini minnacık elbiselerin içine sığacak kadar küçük müydü gerçekten?
Kardeş kıskançlığı ebeveynlerin zorlandığı konulardan biri. Halbuki ebeveynler bile bazen kendi kardeşleriyle anlaşmazlığa düşerken neden çocuklarının ‘kavgasız gürültüsüz’ yaşayıp gitmelerini isterler ki? Kitap aynı zamanda yeni kardeş müjdesi verecek anne babalar için sanki bir yol haritası niteliğinde. Sadece çocuğa değil aslında farkında olmadan ebeveynlere de birçok fikir veriyor. Büyük çocuk sürece nasıl dahil edilir’i çok güzel anlatıyor. Örneğin bebeğin kıyafetlerini, odasındaki oyuncaklarını büyük çocukla birlikte seçmenin, yerleştirmenin ne kadar keyifli olabileceği gibi (tabii önce ‘Kardeşinin doğduğunda giyeceği kıyafetleri seçerken bize yardımcı olmak ister misin? ya da ‘Odasının rengi nasıl olsun, senin bir fikrin var mı?’ şeklinde sorularla onayını alarak). Her şey mükemmel ilerlemiyor tabii ki. Bebek doğuyor, büyük kardeş bebeği seviyor, onunla bir şeyler paylaşmak için heyecanlanıyor ama bir sıkıntı var: ‘İçimde büyük bir boşluk hissediyorum. Boşluk büyüdükçe ağlayasım geliyor.’ diye ifade ediyor. Çocuğun kıskançlığa dair bu tanımını çok sevdim. Gerçekten bir boşluk hissedilmez mi? Büyüdükçe ağlayası gelmez mi insanın? Neyseki bu kitaptaki anne baba hemen fark ediyor durumu ve alıyorlar çocuğu karşılarına. Hissettiği şeyin adının ‘kıskançlık’ olduğu ve bu durumun gayet normal olduğunu anlatıyorlar. Sanırım biz bu noktada biraz zorlanıyoruz: Duygusunu tanımlamak ve ‘Seni anlıyorum, yanındayım.’ mesajını verebilmek.
Hikayeyi bir tarafa koyarsak çizimlerden ayrıca bahsetmek istiyorum. Kitabın çizeri şahsen çok beğendiğim ve daha önce burada da paylaştığım ‘Bir Damla Deniz’in çizeri olan Guridi. Alışılagelmişin dışındaki kendine has tarzını konuşturuyor yine. Her sayfada apayrı renk ve desenlerde fonlar var, ama bu durum okurken hiç karışıklık hissiyatı yaratmıyor, hele çocuklar için öyle zengin geliyor ki bu görseller. Üstelik çizimler sanki bir çocuğun pastel boyalarından çıkmış gibi samimi. Kitabın baskı kalitesinden de söz etmek gerek. Bazı söz öbeklerinin daha büyük ve kalın puntolarla yazılması, yazıların sayfa üzerindeki konumlandırılışı çok başarılı.
Eğer çocuğunuza aileye yeni bir üyenin katılacağı müjdesini vereceğiniz bir dönemdeyseniz ya da kardeşiyle problemler yaşıyorsa bu kitabı incelemenizi tavsiye ediyorum. Nasihat vermekten kaçınarak, duygusuna odaklanarak, onun da bir çocuk olduğunu unutmadan. Keyifli okumalar dilerim.
*3 – 6 yaş
Sen ve Ben – Dünyanın En Güzel Hikayesi
Yazar: Elisenda Roca
Çizer: Guridi
Yayınevi: Tekir Kitap
Basım Tarihi: Ocak 2019