Anlatılanlara bakılırsa İkardlituarssuk’un küçük bir kardeşi vardı. Pek çok evin bulunduğu bir yerde birlikte yaşarlardı. Bir sonbahar mevsiminde deniz, sahilden itibaren donmuştu. Bir damla su kalmamıştı. Sonra büyük bir kıtlık zamanı yaşandı. Öteki köylüler büyü marifetiyle buzu çözebilecek kişiye yeni bir kayık küreği vereceklerini ilan ettiler. Ne var ki köyün halkı arasında büyücü olan yoktu.
Sonra İkardlituarssuk’un küçük kardeşi, ağabeyine şöyle dedi:
“İkardlituarssuk, şu yeni küreği kazansan ne güzel olurdu!”
Sonra ortaya çıktı ki İkardlituarssuk, bir ruh çağırma ayini sırasında oradaki büyücülerden birinin dizine oturmuştu.
Bir akşam İkardlituarssuk, yardımcı ruhları çağırmaya başlamıştı. Ruhları çağırdıktan sonra dışarı çıktı, su kenarına indi ve toprakla buz arasındaki bir yarıktan geçip deniz dibinden ilerledi.
Bir süre yürüdükten sonra deniz yosunları çıktı karşısına. Sanki yosunların arasında köpekler yatıyordu. Sonra yol üzerinde küçük bir ev görüp oraya gitti. Evin girişi bir kadının bıçağının kenarı gibi dardı. Yine de o daracık yerden içeri girmeyi başardı. Tornarssuk’un annesi, yani denizin dibinde yaşayan ruh orada oturmuş acı acı ağlıyordu. Ayrıca kulaklarını kaşıdıkça üzerinden tuhaf şeyler dökülüyordu yere. Lambasında baş aşağı çakılmış kuşlar vardı. Evin içinde ise fok balıkları belirmişti birdenbire.
İkardlituarssuk, ağlayan kadını var gücüyle gıdıklamaya koyuldu. Sonunda kadın ağlamayı bıraktı. Birkaç kuşu serbest bıraktı, foklara da yüzerek evden çıkmalarını işaret etti. Bütün balıklar evden çıktı. Yalnız içlerinde bir tanesi vardı ki kadın bu fok balığını pek severdi. O yüzden balığın sırtından birkaç tel koparıp içlik yapmak için sakladı.
Bütün bu işleri hallettikten sonra kadın evine gitti ve tek kelime etmeden dinlenmeye çekildi.
Ertesi sabah uyandığında deniz kapkara gözüküyordu, bütün buzlar erimişti. Ama köylüler dışarı çıkınca onlara şöyle dedi:
“Birden fazlasını öldürmeyin. İçinizden biri, iki balık avlayacak olursa bundan sonra avlardan eli boş dönecektir.”
Kadın sözlerine devam etti:
“İçinizden biri, sırtında bir parça tüysüz yer olan bir fok balığı yakalarsa, onu hemen bana getirsin. İçlik yapacağım.”
Her avcı elinde bir fokla döndü avdan. Yalnız bir tanesi, iki balık yakalamıştı. İşte o adam kayığıyla ava her çıktığında eli boş dönüyordu. Ama diğer herkes her gün bir balık avlıyordu, hatta bazıları aynı gün bir sürü fokla dönüyordu avdan.
İşte böyle İkardlituarssuk küçük kardeşiyle beraber kayık küreğini kazandı.
Kaynak: Knud Rasmussen, Eskimo Masalları, Çev, Macidegül Batmaz, 1. Baskı (İstanbul: Maya Kitap, 2019), 85., 86.